Şayet kesin bir şekilde bilsem ki öldürüleceğim, yakılacağım, sonra yakılıp küllerimin havaya savrulacağını bilsem, sonra tekrar dirilsem, sonra tekrar öldürülsem, sonra tekrar yakılsam ve sonra tekrar küllerim havaya savrulsa ve bunlar bin defa yapılsa seni terk etmeyeceğim Ya Hüseyin
AranNews -Büyük şeytan bize düşmanlığını ve savaşını ilan ettiği zaman bu bizim için büyük bir şereftir. O şerefimizle gurur duyuyoruz, bu bizim asilliğimizin delilidir. Bu bizim bağımsızlığımızın delilidir. Bu şerefli olmamızın delilidir. Bu vatansever olmamızın delilidir. Çünkü Amerika kendi uşaklarına, kendi kölelerine, kullarına, dostlarına savaş ilan etmez. Bu bizim doğruluğumuzun delilidir. Özgür olduğumuzun ve şerefli olduğumuzun delilidir. Yüceliğimizin delilidir. Aynen biz böyleydik, Hüseyin ve Zeynep’le beraber böyle kalacağız.
İnanın ki Seyyidim biz sizinle savaşmadık. Senin hürmetini terk etmedik. Hedefini terk etmedik. Ceddinin dinini de terk etmedik. Ceddinin şerefini terk etmedik. Biz peygamberimizin ümmeti ıslah etme sünnetini hiç terk etmedik. Ve dünyamızda ıslah çalışmamızı terk etmedik. Biz iyiliği emretmekten kötülüğü men etmekten vazgeçmedik. Biz ancak senin istediğin şekilde kullar olduk: Salih, itaatkar, seçkin, mücahit kullar olduk. Ey Seyyidimiz sana bi’atimizi tazeliyoruz. Senden sonrakilere ve torunun Mehdi’ye bi’atimizi tazeliyoruz. İmam (mehdi) ki onun varlığına inanıyoruz. Rahmetine, bereketine, bizi kuşattığına, önem verdiğine inanıyoruz. Bize yol gösterdiğine inanıyoruz. Bizi savunduğuna, rehberlik ettiğine inanıyoruz. Değerli kız kardeşlerim ve erkek kardeşlerim, kendisine bi’adimizi tazelediğimiz bu İmam ile olan ilişkimizi ve alakamızı güçlendirmeliyiz. Duamızda, taziyemizde, mutluluğumuzda, cenazemizde, zaferimizde, aç ve tok olduğumuzda tüm bu vakitlerde onu anmalıyız. Onu gece ve gündüzümüzde anmalıyız. Onun kalbimizde ve vicdanımızda kalması gerekir. Gözlerimiz ona doğru koşuyor, ruhlarımız ona şevkle yöneliyor. Her insanın bir hayali vardır. Benim hayalim ise simsiyah zenci olup Kerbela’da öldürülmem ve Hz. Hüseynin gelip kendi yanağını benim yanağına koyup ‘bu benim gibi öldürülen kimdir?’ demesi. Peygamberin torunu yanağını senin yanağıma koyması ne kadar yücedir.
Bu peygamber (s.a.v) bize yönelttiği en büyük sıfatı hidayet sıfatıdır. Peygamber (s.a.v) bizi hidayete yöneltmiş bizi varlığın hakikatlerine, gerçeklerine yöneltmiş. Bizi Allah’a yöneltmiş ki Allah’ı tanıyalım ona yakın olalım. Allah’a doğru hidayet etmiş ki onun azabından korunalım, ondan korkalım, ona ibadet edelim, onun yolunda çalışalım. Ahireti bize tanıtan odur. Onun vasıtasıyla Allah cc bizi, başkalarından üstün kılmıştır, geçmiş zamanda ve gelecekte. Şerefli bir geçmiş medeniyetimiz vardır. Geleceğe baktığımızda ise ondan umudumuz vardır. Gelecek de medeniyetimizi mutlu edecek umudumuz vardır. Bizim kıyamımız, varlığımız, şerefli olmamız, üstünlüğümüz biliyoruz ki bunlar ancak ona dönme ile tabi olma ile tekrar olur.
Müminler sabırlıdırlar, doğrudurlar. Kendi zaferlerini korumak için, konumlarını korumak için, kendi ülkelerinin başına gelen kendi ümmetinin başına gelenlere karşı sabırlı ve samimi olmaları gerekir. Mü’minlerin kendi ülkelerinin kendi ümmetinin haklarını korumak için sıkıntıya karşı, şiddete karşı direnmeleri gerekir. Ancak nasıl direneceğiz? Bunlara karşı direnme mümkün olur eğer biz ancak sabır ehli olursak, şikayetçi olmazsak. Öyle kişiler ki sıkıntılar onları devirmiyor, savaş onları korkutmuyor düşman saldırıları onları korkutmuyor, ithamlar onları sarsmıyor, ambargo onları zayıflatmıyor. Dünyanın içindekiler, onların yanında İmam Ali’nin dediği gibi keçinin gevişine denk değildir. Çünkü dünya İmam Ali’nin dediği gibi ‘bu fani dünya gidici’. Onun için kendi sorumluluğumuzdan vazgeçmemiz mümkün değil. Onun için cihadımızdan, şerefimizden, kerametimizden, zaferimizden vazgeçmeyiz. Dünyaya teslim olursak veya boyun eğersek savaşmaktan kaçarsak sonra cehenneme gireriz ve bize şöyle denir: “Siz dünyada da zelil oldunuz ahirette zelil ve hakir oldunuz.”