tarih : 2015 Monday 06 Apr
şifre 38695

İslamcılar iktidarda şimdi!

Sevgili “İslamcı Kardeşim”; Hatırlarsın, seninle 90’lı yıllarda başlamıştı maceramız.

ARANNEWS -Hani o meşhur “Müslümanlar Kardeştir” sloganını haykırdığımız günler.

İsmini bilmediğimiz ve her yeni tanıştığımız biri için “Müslüman nasılsın?” dediğimiz günler.

İstanbul’un soğuğunu nasıl da Ali Şeriati, Seyyid Kutup’la sıcağa çeviriyorduk değil mi?

Fatih’te çıkan dergiler, gazeteler; ilk değmemişse bizim elimize, kavgamızın arka safında sayardık kendimizi.

Marşlara odaklı heyecanımız, götürürdü bizi Hindikuş dağlarına.

Ahmet Mercan Abi’nin şiirimsi sohbeti, Mustafa İslamoğlu Abi’nin daha yeni ad bulan Akabe’si…

Erdem Beyazıt, Sezai Karakoç adının dahi bizi ayağa kaldırdığı ihtiram…

Hele Hasan Aycın Ağabey’in Çemberlitaş’taki mahirane çizgi dünyası.

Ali abi (Bulaç), Abdurrahman abi (Dilipak), Emine abla’nın (Şenlikoğlu) sözümüzü söyledikleri nice toplantılarda manifestomuzu okurduk değil mi?

Kitabını biz yazıyorduk “muhalifliğin”…

Ta ki ne zaman “Tekbir Giyim açıldı.

Ne zaman ki İstanbul Büyük Şehir Belediyesi “gravat”a tanıştırdı bizim mahalleyi…

“Kayıp Bürosu”nda ad da başladı çoğalmaya…

Şimdi her birimize bir diğerimizi soruyorlar:

“Nasıl tanırdınız?”

****

“İslamcılar” iktidar şimdi.
Öyle az buz değil; astığı astık, kestiği kestik cinsten.
Sağ olmasın… 28 Şubatın o ceberut kılıcı sallanmasaydı bu milletin kafasında,
Biz de tanış olmayacaktık Müslümanca muhalifliğin Emevice iktidarına.
Dillerin değil, kalplerin Müslümanca inşasına sunacaktık gayretimizi….

Tam hazırken koyulacaktık yola.

Azığımızla, kılavuzumuzla…

Bak nasıl da düşürdüler!

Tağut, “TC” falan deniyordu ya…

Buyur, “dükkan senin” denince koptu tufan.

Zil çalınca koşuşan çocuklar gibi.

Herkes ilk bulduğu sıraya (koltuğa) oturdu.

Liyakat teslim alındı, mazluma dini soruldu.

Sustuk şimdi hepimiz, kelimeler bir düğüm boğazımızda.

Şimdi onlar soruyor o cevapsız soruyu: Hani adalet sunacaktınız!

Hani, sizden olmayanlar da sığınacaktı size?

Siz ki, en fakiri gibi yaşayacaktınız,

Süt, tuz, ekmek kokacaktı sofralarınız.

“Beyt-ül mal’ı ateş görecektiniz; yanmamak için duracaktınız uzağında.

“Doğru, siz; Siz, doğru” diye anılacaktınız?

Sizin basiretiniz olacaktı.

Ferasetiniz, gayretiniz açacaktı en kördüğümü…

Şimdi yankısı yüksek o soru sağır etmekte kulaklarımızı:

“Hangi İslam”dı yıllardır anlattığınız!

“Biz geldiğimizde…” dediğiniz bu değilse ne zaman?
Tam hazırken koyulacaktık yola.
Azığımızla, kılavuzumuzla…
Bak nasıl da düşürdüler!
Tağut, “TC” falan deniyordu ya…
Buyur, “dükkan senin” denince koptu tufan.
Zil çalınca koşuşan çocuklar gibi.
Herkes ilk bulduğu sıraya (koltuğa) oturdu.
Liyakat teslim alındı, mazluma dini soruldu.
Sustuk şimdi hepimiz, kelimeler bir düğüm boğazımızda.
Şimdi onlar soruyor o cevapsız soruyu: Hani adalet sunacaktınız!
Hani, sizden olmayanlar da sığınacaktı size?
Siz ki, en fakiri gibi yaşayacaktınız,
Süt, tuz, ekmek kokacaktı sofralarınız.
“Beyt-ül mal’ı ateş görecektiniz; yanmamak için duracaktınız uzağında.
“Doğru, siz; Siz, doğru” diye anılacaktınız?
Sizin basiretiniz olacaktı.
Ferasetiniz, gayretiniz açacaktı en kördüğümü…

***

 

Türkiye’deki tekfirci/selefi muhitin geliştirdiği yeni dil, mevzilendikleri tarafın da adresi aslında… Günlerdir, TV ve gazetelerinden haberi veriş şekilleri

Şöyleydi :

Hizbullah-İsrail çatışmasında:

İsrail diyor ki!

Ensarullah- Suud çatışmasında:

Kral diyor ki!

İran- ABD/AB bloku müzakerelerinde:

ABD diyor ki!

***

28 Şubat günleriydi…
Jakoben laik kesim bağırıyordu: Mollalar İran’a!

AKP günlerindeyiz…
Tekfirci/selefi muhit bağırıyor: Şiiler Cehenneme!

 

  • yazılmış
  • ...de 2015 Monday 06 Apr