500 küsur yıl evvel yaşanmış Şah İsmail-Yavuz savaşını hatırladınız ama yaşadığımız yakın tarihte ülkemizi işgal edenleri hatırlamadınız nedense?
Havuz medyası her gün yeni bir hezeyanla Müslümanların birliğine darbe vurmakta, hatta mezhep ayrılığını çatışmaya dönüştürecek nefret tohumları ekmeye devam etmektedir.
İçinde bulunulan durumu İsrail alfabesiyle okuma, çevresine İsrail gözlüğü ile bakma alışkanlığını vazife edinmiş bu cenah, Büyük İsrail projesine hizmet aşkıyla, gerçekleri saptırarak insanları efendilerinin istekleri doğrultusunda yönlendirmeye çalışmaktadırlar.
İbrahim Karagül; Yeni Şafak’taki yazısında, bölgede yaşananları sürekli aynen İsrail’in arzuladığı gibi mezhepsel çatışmaya dönüştürme gayreti ile Şii düşmanlığını körüklemeye çalışmaktadır.
Akit ‘’Ha İsrail, Ha İran’’ diye manşet atıyor. Müslümanlara asıl hedeflerinin İsrail değil İran olması gerektiğini söylüyor.
Metin Külünk (AKP milletvekili) Süperhaber.tv sitesinde yazdığı ve Haber7.com’unda yayınladığı yazısında Türkiye’nin başındaki bütün melanetlerin sebebi olarak, Şah İsmail İran’ının olduğunu yazıyor. Batılı projelerin Ortadoğu’da gerçekleşmesini İran’ın sağlamaya çalıştığını yazıyor. Yavuz’un bunu 500 yıl evvel görüp gereğini yaptığını diyecek kadar da ileri gidiyor.
Bu türden haberler veya köşe yazıları hemen her gün çeşitli malum medya kuruluşlarında servis edilmekte, bölgedeki asıl sorun ve hedefin Şii varlığı ve İran olduğunu vurgulamaktadırlar.
Eğer bu dedikleriniz doğruysa, haydi hep birlikte vuralım Şiilere ve İran’a, bölgeyi bu sorundan arındıralım hep birlikte.
Suriye’nin karışmasının en çokta Türkiye’yi etkileyeceği, Irak ve Suriye’de bölünme riskini kuvvetlendireceği, Büyük İsrail Projesi için zemin oluşturacağı önceden kestirilemeyecek kadar gizli bir şeymiydi?
Neden? Kalem tutan elleriniz, bütün bu çekincelerin varlığını daha evvel yazmadı?
Suriye’yi de Türkiye gibi ABD’nin üssü durumuna getirmeye çalışırsanız, buna bölgede itiraz eden ülkeler olabileceği, Rusya ve İran’ın bu duruma seyirci kalmayacağı, bütün bunların müdahil olmasıyla yaşanacak kargaşada Türkiye’nin de zarar göreceği, büyüme hayalleri kurarken ‘’Allah Korusun’’ bölünme tehlikesinin doğabileceği gerçeğini vurgulama yerine, Fetih şakşakçılığı yaptınız..!
Kimlerle çıktınız Fethe?!
Bölgesel ve küresel terörün kaynağı ABD, finansörü SUUD ve avanesi, Türkiye’de Sevr’i uygulayarak işgal eden ne kadar batılı varsa onların hepsiyle.
500 küsur yıl evvel yaşanmış Şah İsmail-Yavuz savaşını hatırladınız ama yaşadığımız yakın tarihte ülkemizi işgal edenleri hatırlamadınız nedense?
Şah İsmail-Yavuz olayı uzun zaman evvel yaşanmış, bilinen bilinmeyen yönleri olan bir olaydır. Bu olayın ayrıntılarına girmeyeceğim. Velev ki sizin bildiğiniz gibi olsa bile 1514 yılında yaşanmış bir vakıa.
İran ve Türkiye bu savaştan sonra çok evreler geçirdi ve 1639 yılında imzalanan Kasrı Şirin antlaşmasından beri sınırları değişmeyen iki dost ve kardeş ülkedir.
Dünya da belki de bu kadar uzun süre değişmeyen başka sınır yok iken, neden? Kime hizmet için, sürekli Şii İran ve Şah İsmail-Yavuz vurgusunu gündeme getirmektesiniz?
Siz, İran haricinde hangi ülkeyi mezhebiyle ya da diniyle anıyorsunuz?
Mesela Suud derken, Vahabi-Suud diyor musunuz?
Niyetiniz doğru değil. Amacınız İslam’a, Müslümanlara, bu ülkeye ve bu ülke insanına hizmet değil..!
Evet bölgede var olan onca terör grupları ‘’cihatçı, muhalif, ılımlı muhalif’’ yeterince sorun oluşturmakta iken, süper güçler dediğimiz ülkeler dahil diğer bütün ülkelerin silah cephane ve askerleriyle bölgede adeta işgali andırır şekilde var olmaları son derece korkutucu ve ürkütücü.
Peki; Allah aşkına bir an olsun vicdanlarınız size doğruyu göstermiyor mu?
Bütün bu olanların sorumlusu kim?
Esad’ı devirme, Suriye’ye ‘’Demokrasi’’ getirme adına bölgeye onca iti, kopuğu kim doldurdu?
Hizbullah mı? İran mı? Rusya mı?
Bu terörist canavarları kimler eğitti? Kim silahlarla donattı?
Bu teröristler hükmedilemez boyuta gelip, Musul’u işgal(IŞİD) ettiğinde, kimler bunları terörist olarak bile görmeyip, öfkeli Sünni gençler dedi?
Yine, bunlarla mücadeleyi bahane ederek. Kim? ABD ve NATO’yu bölgede konuşlandırdı?
Madem batının işgalci hayallerine İran çanak tutuyordu, neden? Yazılarınızda ABD ve NATO’nun bölgeye ısrarla davet edilmesini eleştirmediniz? Neden? Engel olmak için hiçbir şey yapmadınız?
Tam aksine gelişlerini alkışlarla karşıladınız..!
Sizler çok iyi biliyorsunuz ki, bütün bu yaşananların Suriye’ye demokrasi getirmek gibi bir hedefi yok.
Sizler çok iyi biliyorsunuz ki, bunların bir gayesi var.
Hizbullah’ı ve Filistin direnişini güçsüzleştirmek, İsrail’in güvenliğini temin etmek.
Osmanlı’yı yeniden oluşturma hayalleri kurarken, dünya gerçeklerinden bu kadar soyutlanma akılsızlığına nasılda saplandınız.
Üstelik gücüne sığındığınız ülkeler değil mi Osmanlıyı parçalayıp yok edenler..?!
Katiline âşık olan maktül misali, neden? Kabahati hep İran’da ararken beraber olduklarınıza bakmadınız? İran, Osmanlıya ne gibi bir zarar verdi?
Siz bunca yanlışın içinde debelenirken, bölgede direnişi ayakta tutma, büyük İsrail hayallerinin önünü kesme gayreti taşıyan İran’ın, elini kolunu bağlayıp durmasını mı beklediniz?
Sizler, gerçekten doğruları yazsaydınız ve gerçekten doğruları konuşsaydınız, bu gün Türkiye belki de bu kadar yanlışın içinde olmayacak belki de bölgede bu kadar sıkıntı oluşmayacaktı.
Sizler, hey heyciliğnizle, goy, goyculuğunuzla bölgenin ateş topuna dönüşmesinde pay sahibi oldunuz.
Sizler, bu kadar yanlışı yaparken aslında belki de vazifenizi kusursuzca yerine getirmiş oldunuz.
Rusya’nın bölgeye dahil olmasını eleştirirken, ondan çok öncesinden bölgeye çağırarak getirilenleri görmezden gelip, bu gün Rusya’nın varlığı üzerinden direniş hattını karalamaya çalışırken, bir durup aynada kendinize bakın.
Dün; Esad’ın İsrail ile iş birliği yaptığını bile yazıyordunuz. Bu gün İsrail ile birlikte olanın kim olduğunu da gördünüz.
Haydi, durmayın yazın. Dün; İsrail terör devleti diyenlerin, İsrail ile dostlukta ne gibi hikmet ve keramet aradıklarını yazın.
Dün, daha yeni, son seçim konuşmasında; Allah’ı, tarihi ve Mescidi Aksa’yı şahit tutarak ‘’Mescidi Aksaya postallarla girenlerle dost olmayacağız’’ deyip, şimdi de İsrail ile dostluğun bölgesel ve ülkesel yararından bahsedenleri yazın.
Suriye’deki terör gruplarını kimlerin beslediği, eğitip donattığı ve bu terör gruplarının İsrail tarafından nasıl desteklendiği sır değil.
Bu gün bölgede var olan yabancı güçlerin sorumluluğunun kimde olduğu, bunları bu bölgeye kimlerin getirdiği tartışılmayacak kadar çok açık ve nettir.
Gerçekler, üç beş tane vazifeli kalemşörün, yazıları ile değiştiremeyeceği kadar açıktır.
Özcan Atam