tarih : 2016 Tuesday 03 May
şifre 38832

"Alevilerin Hakları Verilmiyor"

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Cem Vakfı hukuk Komisyonu tarafından 2010 yılında açılan davayı karara bağladı. Mahkeme, Türkiye’de Alevilerin din özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine ve kendilerine dini planda ayrımcılık yapıldığına hükmetti. Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan bu sabah düzenlemiş olduğu basın toplantısıyla kararı değerlendirdi ve hükümete bir takım eleştirilerde bulundu. Prof. Dr. Doğan hükümetin Alevi vatandaşlara yönelik tutumunu eleştirirken diğer yandan da kararlara rağmen neden hala bir adım atılmadığını sordu.

İşte Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın açıklamalarından bazı satır başları:

Yen bir anayasanın eşiğinde olan Türkiye için AİHM’in kararlarına baktığımız zaman din devlet işlerinin hangi temellere dayanması gerektiğini görmekteyiz. Devlet bunu neden vermemekte ısrar ediyor hala anlamış değilim. Bugün Alevi kelimesini devletin hiçbir resmi belgesinde göremezsiniz. Yani Aleviler yok hükmünde sayılıyor. Alevilerin kamu hizmeti almasında ayrımcılığa gidiliyor. Bunu her bir noktada görebilirsiniz. Örneğin Aleviler bu ülkede hiçbir zaman kaymakam, vali, emniyet müdürü yapılmıyor.  Tüm vergilerini herkes gibi ödeyen Aleviler,  Sünni İslam’a verilen desteklerin hiçbirinden faydalanamıyor. Tüm bu sorunlar arka arkaya yaşanmaya devam edince biz de bu ayrımcılığı cebir ve şiddete dönüştürmeden sonuç almak için dava yolunu seçtik.  Halkı tahrik etmeden devleti yönetenlerin ayrımcılığın son bulmasını istedik. İsteklerimiz gayet basit ve açıktı. Devletiniz sizi düşünmüyorsa, inancınızı yerine getirmeniz için gereken adımı atmıyorsa, okullarda size almak istediğiniz eğitim hakkını vermiyorsa dava yoluna gidilir.

Ben siyasi liderleri bugüne kadar uyardım. Onlara bu ayrımcıların devam etmesi durumunda yurt dışı kaynakların,  ulusal güçlerin bu noktada devreye gireceğini ve yaşanacak olan kargaşa ortamına dikkat çektim.  Sünni kardeşlerimize tanınan hakların tanındığı kadarıyla Alevi yurttaşlarımıza da tanımlarını istedim. Ancak bunlara rağmen siyasi liderlerin bugüne kadar bize verdikleri tek yanıt ‘Aleviler için adım atarsak Sünni oyları kaybederiz’ gibi korkularla konuyu hep askıya aldılar.

Alevilik ‘Nerde savaş varsa biz orda yokuz nerde barış varsa biz ordayız’ diyen bir düşünce. İşte biz de bu düşünceyi benimseyen bir İslami anlayışız. Mademki siyasiler Alevi vatandaşların haklarını vermekten çekiniyorlar bizde yargı yoluna gitmeyi tercih ettik. Bu başvuruyu 11 yıl önce yaptık. Mahkemeye Alevilerin yaşamlarını Sünni yurttaşlarla eşit seviyede olabilmeleri için genel bütçeden pay istedik. Türkiye’de Sünni İslam’a geniş haklar tanınıyor. Baktığınızda 10 milyara yakın bütçeyi diyanet işleri sadece Sünni İslam’ın ihtiyaçları için kullanıyor. Diyanet işleri bugün 180 bin kişilik bir kadroya sahip ve tamamen Sünni İslam kadrosu. Bunları yapıyorsunuz ancak diğer inanç gruplarına da hak ettikleri pay olması gerektiği gibi ödenmeliydi. İstediğimiz Alevilerin inançlarını özgürce yaşayabilmeleri okullarda ve ders kitaplarında Alevilerin olmadığı tamamen Sünni İslam’a yönelik derslere zorlanmamalı.

1997 yılında hükümet ilk kez Hacıbektaş’ta toplantı yaptığı zaman rahmetli Sayın Süleyman Demirel ve Sayın Bülent Ecevit orada bize camide cemevi de bizimdir dediler.. Bundan böyle yapılan tüm hizmetler ortak bir şekilde paylaşılacaktır sözünü verdiler. Alevilere yapılan ayrımcı muameleleri onlarda kabul ettiler.  Yine o dönem bizim istediğimiz de hiç bir inanç grubuna ayrımcılık yapılmaması herkese eşit yaklaşılması gerektiğiydi. Ancak tüm verilen bu sözlere rağmen Sayın Bülent Ecevit’le yapmış olduğum karar görüşmesinde gerekenleri üzülerek yapamayacaklarını söylemesi oldu. Sayın Ecevit buna neden olarak ise sünni oylarını kaybetme kaygısından kaynaklandığını belirtti.

DİN DERSLERİ

Başka bir isteğimizde okuldaki din derslerinin yanında verilen eğitimin Alevi İslam’ın da olması gerektiği, öğrencilere öğretilmesi yönündeydi. . Bu konuda da her hangi bir ilerleme kaydedilemedi. Teşkilatlanma konusunu dile getirdiğimde ise, Alevi Sünni çatışmasından korktukları için bunu yapamayacaklarını söylediler.  ‘Aleviler, haklarını vermediğiniz halde bile Aleviler bir çatışma ortamına girmiyor dediğimde’ ise söyleyecek bir şey bulamadılar.

AİHM KARARLARI  VE UYGULANMASI

Tüm bunlardan dolayı siyasilerin bütün vaatlerine rağmen yerine getirilen bir şey görmeyince davayı insan hakları mahkemesine taşıdık. Mesela Camilerin elektrik faturalarını diyanet karşılıyor peki cemevlerinin faturaları neden ödenmiyor.  3 ayrı davada çok önemli kararlar verildi. Alevilerin demokratik haklarının yanı sıra kararda kesin olarak devletin hangi şekilde nitelendirileceğini, inancının ne olduğunu, ne şekilde şekillendirileceği, o toplumun liderleri karar verir şeklinde oldu. Yani dedeler ve babalar karar verir devlet karar veremez dediler. Yani artık ey Caferiler siz cami yaptınız imamınızı biz tayin edeceğiz diyemeyecekler. Verilen kararların diğer önemli bir tarafı ise  sadece Alevileri kapsamıyor, Türkiye’de bulunan tüm dini inanç grupları için de geçerli sayılıyor kazanmış olduğumuz bu davanın yaptırımı. Buna da önderlik yapmamızın grurunu ayrıca taşıdığımızı belirtmek istiyorum.

Divan kararını verirken şunu sordu;  Alevilerin inançlarını kendilerinden sonraki kuşaklara aktarmaları için nasıl bir pay tanınıyor? Sünni İslam’a tanındığı gibi tanınıyor mu? Sünni islam’a destek veriliyor da Alevilere neden verilmiyor? 

Sorularına verilen cevaplar zaten yapılan ayrımcılığı ortaya çıkarmış oldu. Kararda Yeni Anayasa'da da Sünni vatandaşlara tanınan haklar aynı şekilde Alevi İslam inancına da sağlanmalıdır denildi.  Mevcut Anayasanın 677 sayılı kanunununda dedelik, babalık, şeyhlik kurumları yasak. Devlette bu kanunun arkasına saklanarak kendi vatandaşları arasında inanç ayrımı yapamaz diyor.   Sonuç olarak Divan kararını verdikten sonra karardan el çeker. Eğer devlet bu hükümleri yerine getirmezse bu onların namusu meselesidir. Kesinlemiş bir mahkeme kararı bütün devlet organlarını bağlar ve gereğini yerine getirmek zorundadırlar. Yoksa çok ciddi yaptırımlarla karşılaşılabilir. Bu günlerde Avrupa Birliği'ne sığınma noktasına gelmiş bir ülke ben bu kararı tanımıyorum diyemez.

  • yazılmış
  • ...de 2016 Tuesday 03 May
  • tarafından مدير سايت Aran News
N: tr-tr,Keyword_Content