İslam’ın kutsal şehirleri halen terör işgali altındayken Kerbela, Kara Sancak Ordusu’nun şerrine karşı, Vehhabilik vebasına karşı, faşizm zehrine karşı parlak bir direniş sembolü oldu.
Aran Haber Agency: Bir haftadan az bir zaman sonra milyonlarca ziyaretçi, İmamlarının – İslam'ın en büyük şehidi ve Hazreti Muhammed'in sevgili torunu Hüseyin bin Ali'nin – irtihalini anmak için bir araya gelecek.
Bir haftadan az bir zaman sonra dünya, bütün zamanlarnı en büyük kutsal yolculuğunun gerçekleştiğini görecek; ancak Erbain'i hiç duymamış olmanız muhtemel. Erbain, Hazreti Muhammed'in torununun M.S. 680 yılındaki şehadetinin ölümünün anıldığı dini ritüel olan Aşura'yı izleyen 40 günlük yas dönemidir.
Ana akım medyanın Erbain'i büyük ölçüde görmezden gelmesi muhtemel, zira etkinlik çok yüksek bir sesle, İslam'ın, Batı başkentlerinin inançla bağdaştırmaya hevesli olduğu aşırılıkçılığı reddetmesini ifade ediyor.
Gerçekte Erbain, dar anlamda bir kutsal yolculuktan fazlasıdır. Erbain İmam Hüseyin'e yas döneminin sona ermesinden fazlasını ifade eder. Erbain İslam'ın öğretilerinin ete kemiğe bürünmesini, İslam'ın mesajını sahneye konmasını temsil eder: sosyal adalet, özgürlük, merhamet, hoşgörü, hesap verebilirlik… Erbain'in insanlığa tanıklık etmesi, bu kadar çok insanın yolculuğa çıkmaya devam etmesinin sebebidir.
İslam'ın kutsal şehirleri halen terör işgali altındayken Kerbela, Kara Sancak Ordusu'nun şerrine karşı, Vehhabilik vebasına karşı, faşizm zehrine karşı parlak bir direniş sembolü oldu.
Bu yüzden de yerkürenin dört köşesinden, bütün sosyal sınıflardan, uluslardan ve inançlardan erkekler ve kadınlar, Hüseyin'in bayrağı altında toplanacak ve hatırlayacak… Hepsi, Hüseyin'in vahşi zulme ve sahteliğe karşı bir dev gibi yükselmesini hatırlayacak ve onun hareketini bir kez daha diriltmeyi arzulayacak.
Hepsi, Ehl-i Beyt'in sapkın bir kalabalık karşısında nasıl da yalnız bırakıldığını, bu şekilde insanın alçaklık karşısında haysiyeti öğrendiğini ve gerçek cesaretin mutlak karanlıktan önce hakikati söylemekte yattığını hatırlayacak.
Bütün zamanların en büyük şehidinin kanının aktığını gören toprak şimdi, radikalizme karşı bir güvenli bölge haline geldi. Orada kutsal ziyareti gerçekleştirenlere, kökenlerinden bağımsız olarak, derilerinin rengi ne olursa olsun sığınma sağlanıyor. Her yıl Kerbela kapılarını ve yüreğini, akın eden ziyaretçilere açıyor, gıda, su, sığınma, destek ve rahatlatıcı bir el sunuyor ve bu şekilde herkes kendisini İmam'ın koruması altında hissediyor… Orada acılar yatıştırılacak, ağrılar ovulacak, dualar edilecek ve bu şekilde ziyaretçiler, Hüseyin'in sevgisini hatırlayacak.
Kerbela'nın cömertliğinin eşi benzerinin olmadığını söylemek gerekir.
Bugün tarih tekerrür ediyor. Bugün Hüseyin'in ordusu bir kez daha kuşatılmış halde ve herkesin en sonunda özgürce nefes alabilmesi için duvara karşı savaşmaya devam ediyor. Bir kez daha İslam kollarını, bütün öğretilere ve konuşma tarzlarına açtı, zira insanlıkta bölünme olmaması gerekir.
İslam'ın mesajı böyledir; zamanın başlangıcından beri bütün peygamberlerin bahsettiği, insanlar topluluklar bölünme içinde yeniden icat edilecek şekilde yaftalar yapıştırıncaya kadar geçerli olan mesajdır bu.
Buna rağmen pek çok insan burada dinden dönmeyi görmeyi seçecektir…
Pek çok insan, Hüseyin'in hareketinin bir kez daha susturulabilmesi için iftira yayacaktır. Terörün bütün insanları pençesine aldığı, özgürlükleri Vehhabiliğin despotizmiyle çakışmadığı için bütün cemaatleri susturma tehdidinde bulunduğu bir dönemde çok az insan Erbain yolculuğuna bakacak ve bu denli parlak bir inançlar arası hoşgörü sembolünde yatan gücü kavrayacaktır.
Erbain, törenlerinin şekillenme biçimiyle İslam'ın da ötesine gidiyor. Erbain, kendileri ve başkaları için adaleti ve özgürlüğü savunanlara sesleniyor. Erbain İmam Hüseyin'nden bahsettiği kadar insanlıktan da bahsediyor, zira Hüseyin, insanlığı özgürleştirmek için Yezid'e karşı çıkmış ve Kerbela ovasında ihanete uğramıştı.
Erbain, adalet ve kurtuluş için yanıp tutuşan herkesin ruhunda yaşıyor. İslam, cemaatlerin birbirini korumak ve kendileri için talep ettikleri haklar için birbirine saygı göstermeye çabaladıkları yerde yaşar. Erbain de anmalarda yaşıyor; Vehhabiliğin ortadan kaldırmak için bu denli şiddetli bir şekilde çabaladığı tarihe tanıklık ediyor… Medine'deki El-Baki mezarlığı gibi Kerbela da, ritüellerinin unutulması için saldırıya uğradı ve yağmalandı.
Erbain yolculuğu, hiç olmadığı kadar İslam'ın bir örneğini ortaya koyuyor.
İslam dünyasının çoğuna, Erbain'in Şii İslam'ın en kutsal geleneği olduğu anlatılır – bu mezhepten insanların teolojik sapmasına dair bir örnek olarak sunulur. Suudi Arabistan'ın din adamlarının ileri sürdüğü kanıt ise, erdemin Ali bin Ebu Talib'in takipçilerinin değil, kendi krallarıın dudaklarında yaşadığıdır.
Buna rağmen… her yıl milyonlarca insan Kerbela'ya akmıştır. Yüzyıllar boyunca her yıl milyonlarca ve milyonlarca insan kutsal Kerbela şehrine yürümüştür, zira kimse kalbindeki yangını dindirememiştir. Her biri kendi bayrağıyla, her biri kendi inancıyla, her biri kendi yürüyüşüyle gelen ziyaretçiler bir kez daha, nefrete, bölünmeye ve bağnaz önyargılara karşı bir dalga oluşturacaktır.
Kerbela'nın bahsettiği şey sevgidir… Kerbela'nın yas evlerinin yankılandırdığı şey teslimiyet ve bağlılıktır; Kerbela'nın kendisinin koruması altında oturmayı seçmiş insanlara sunduğu şey ışıktır. Orada, İmam Hüseyin'in türbesinin gölgesinde ziyaretçilerin vakfettiği şey kardeşliktir.
Doğrusu, Hüseyin'in günü gibi gün yoktur.
Bir haftadan az bir zaman sonra zaman duracak ve bir süreliğine insanlık, birlik içinde nefes alacak… Geçici bir an boyunca göğüsler birlikte yükselecek ve inançlı bağlılıktan bahsedecek. O anda, gözyaşlarının dua haline geldiği, adanmışlığın elle tutulur olduğu o anda, İslam tezahür edecek.
Kerbela'yı bilmek İslam'ı bilmektir, Hüseyin'den bahsetmek İslam'dan bahsetmektir, Hüseyin'i inkar etmek ise bizzat peygamberi inkar etmektir.
“Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim.” Hazreti Muhammed (s.a.a.)
Bu yüzden de her yıl, güçleri izin verdiği müddetçe kutsal yolculuğa çıkanlar İmam'larının çağrısına yanıt veriyor – ne kadar büyük sıkıntılar olursa olsun, aşırılıkçıların onlara karşı dillendirdiği ağır tehditlerden bağımsız olarak Erbain yolcuları, atalarının durması gereken ve Hüseyin bin Ali'nin sarsılmaz bir bağlılığı temsil edecek şekilde durduğu yerde durmak için sağanak olup yağacak ve kabaracak.
İmam Hüseyin'i bilmek İslam'ı bilmektir.
Hüseyin bin Ali'yi bilmek, ister siyasi ister dinsel olsun, her türlü mutlakiyetçilik biçimine karşı durmaktır. Hüseyin Şii'si olmak, Allah'ın otoritesinden başka otorite tanımamak ve ebediyen, ezilenler için adalet aramaktır.
Hüseyin Şii'si [takipçisi] olmak, Muhammed Şii'si olmaktır… Hüseyin Şii'si olmak, küçük farkların ve açgözlü hırsın ötesinde, Gadir geleneğine ve ondan önce gelen her şeye sadık kalmaktır.
Eğer bugün Şii İslam en yüksek sesle İmamlarından bahsediyorsa, halen barış ve tiranlıktan korunma arayanlar için bir davet ve sığınak olduğu içindir. Bir haftadan az bir zaman sonra Kerbela'da İslam'ın en kutsal prensipleri tecessüm edecek ve Hüseyin'in adı milyonlar tarafından haykırılacaktır.
Bir haftadan az bir zaman sonra insanlık Hüseyin'in bayrağı altında toplanacak ve ziyaretçilerin dudaklarından çıkan dualar en yükseğe çıkacak – bu, teröre ve ordularına karşı büyük bir meydan okuma olacak.