Aslında AB’nin bu yaptığı ilk değil, son da olmayacaktır. İkiyüzlü Avrupa bunu hep yapıyor. Türkiye’deki yüzü Batı’ya dönük olan etkili ve yetkili adamlar da bu işi bir medeniyet yürüyüşü olarak ele alıyor ve özellikle hükümetleri bu doğrultuda yanlış istikamete doğru yönlendirmeye devam ediyorlar.
Aran Haber Agency: Avrupa Parlamentosu Türkiye ile ilişkilerini dondurma kararı aldı. Dilerseniz biraz bu konuyu irdeleyelim.
Aslında AB’nin bu yaptığı ilk değil, son da olmayacaktır. İkiyüzlü Avrupa bunu hep yapıyor. Türkiye’deki yüzü Batı’ya dönük olan etkili ve yetkili adamlar da bu işi bir medeniyet yürüyüşü olarak ele alıyor ve özellikle hükümetleri bu doğrultuda yanlış istikamete doğru yönlendirmeye devam ediyorlar. Bu sayede; hem Türkiye’nin lider ülke olmasının önüne geçiliyor, hem de “hasta adam” AB’nin ömrü uzatılmış oluyor. Yani, milletimize iki tür zarar veriyorlar.
Maalesef, AB, insanımızı sürekli aldatmaktadır. Onlar, bu milletin boynuna kement atıp kendi kapılarına bağladıklarını düşünüyorlar. İnancımızı tamamen terk edip kimliğimizi reddetmemizi bekliyorlar. İhtiyaç duydukları zamana bu sayede kavuşacaklarını ummaktalar. Aslında, Avrupalılar Müslüman kimliğimizden dolayı bizi aralarına alma niyetinde değiller.
İşte, Türkiye’nin AB’ye üye olamayacağına dair bazı örnekler:
Sene: 1992
Dönemin Almanya Başbakan’ı Helmut Kohl yaptığı bir konuşmada şunları söylüyor: “Avrupa Birliği’ne katılmak isteyen ülkeler, Avrupa medeniyetinin Hıristiyanlık değerleri üzerinde yükseldiğini bilmelidirler.”
Sene: 1996
Bu defa Alman Başbakan Kohl, dönemin Başbakan’ı Mesut Yılmaz’a, ikili görüşmede şunları söylüyor: “Size dürüst ve açık olacağım; ne yaparsanız yapın, Türkiye asla AB üyesi olamaz.”
Sene: 2016
Avrupa Parlamentosu’nda yapılan oylamanın sonucu: Türkiye’yle ilişkiler askıya alındı. Tam üyelik müzakereleri 3 Ekim 2005’te başlamıştı; 24 Kasım 2016’da Avrupa Parlamentosu’nda yapılan bir oylama sonucu süreç donduruldu. Bu karar; 107 çekimser, 37 ret ve 479 evet oyuyla çıktı. Böylece 53 yıllık boşuna bekleyiş ve oyalama sona erdi.
Ve... Nihayet, AB rüyasının sonuna gelindi. Şayet, bundan sonra başka sinsi bir plan devreye girmez ise...
Türkiye’yi yönetenler eğer samimi iseler şu adımları da atmalılar:
1-Derhal gümrük birliğinden çıkılmalı.
2-AB ülkeleri ile ikili ilişkiler eşitlikçi bir yöntemle yeniden tesis edilmeli.
Türkiye ilk önce bu adımları atarak teslimiyet politikalarına son vermelidir.
Her şey ortada; aslında Türkiye, ne AB ile yapabildi, ne ABD ile yapabilir. Rusya ve Çin’le de ilânihaye olmaz. Bunların hiçbiri bizi dost bellemezler. Bizim yüz yıl önce kaybettiğimiz ne Avrupa Birliği, ne de Şanghay İşbirliği Örgütü’dür. Kaybettiğimiz şeyi kaybettiğimiz yerde ararsak ancak bulabiliriz. Dünya yeni bir nizam bekliyor. Sadece Müslümanların değil, bütün insanlığın kurtuluşu ve geleceği ancak İslam Birliği ile sağlanabilir. Bunun dışında başka bir çıkış yolu bulunmamaktadır.
Peki, yeni dönemde ilk adım nasıl atılacak
Endişeye mahal yok. İlk adım 1997’de atıldı. Neredeyse 20 yıl oldu bu kutlu adım atılalı. İşte, D-8 bunun için kuruldu. Şimdi, D-8’i güçlendirme zamanı. Çünkü D-8 hareketi İslam Birliği’nin çekirdeği mesabesindedir.
Batılılar çok iyi biliyorlar ki, İslam Birliği’nin kurulmasıyla; sömürü düzeni sona erecek. Buna bağlı olarak bütün dünyada açlık, yoksulluk ve sefalet kalmayacaktır. Bu da, bugünkü kapitalist anlayışın sonu demektir. Bu durum aynı zamanda Batı sisteminin de sona ermesi anlamına gelmektedir. Onun için İslam’a ve Müslümanlara geçit vermek istemiyorlar.
Türkiye, Müslüman ülkeler ve tüm ezilenlerin beklentileri D-8’in canlanmasıdır.
Sadrettin Karaduman
Milli Gazete