tarih : 2017 Thursday 26 Jan
şifre 39878

İslamcılık, Halifelik Ve Diktatörlük

Türkiye nereye gidiyor? Son 15 yılda ülkede yaşananlar akıllara durgunluk verecek cinsten. Gelişmekte olan, hak ve özgürlükler geliyor denen bir Türkiye'den savaşlara sürüklenen bir Türkiye. Peki ne uğruna!
Aran Haber Agency:  Türkiye’de İslamcı bir partinin (AKP) iş başına gelmesi ilk başlarda İslami çizgide olan her kesim tarafından hoşnutlukla karşılanmıştı. Türkiye’nin kuruluşundan bu yana ilk defa kendini İslami çizgide olarak tanımlayan bir parti tek başına iktidar olmuş, İslami kesimin şimdiye kadar gördüğü zulümlere, baskılara son vereceğini açıklamıştı. İlk başlarda; türban, İmam Hatip okulları, Kur’an kursları gibi sorunları çözme yönünde adımlar atarak İslamcı bir kökten gelen (Osmanlı) toplumun yüreğine su serpmiş ve halkın desteğinin artmasını sağlamıştı. Fakat ilerleyen süreçte NATO üyesi olan Türkiye’nin gizli kapılar arkasında yaptığı anlaşmalar durumu kötüye götürüyordu. Hükümete darbe yapılacak suçlamaları ile Ergenekon ve Balyoz operasyonları yapılmış, ülkenin Genelkurmay Başkanı dahi hapse atılarak ordu gücü kırılmış daha sonrası ise kandırıldıklarını, yanıldıklarını açıklayarak suçsuz bu insanlar serbest bırakılmıştır. Ülkede kötü gidiş devam ederek yolsuzluk dosyaları ortaya çıkmış, devamında Taksim Gezi Parkı olayları olmuştu. Ve büyük patlama denilen, 15 Temmuz başarısız darbe girişimi gerçekleşmişti. Başarısız darbe girişimi sonrası ülkede OHAL ilan edilerek ve kendi tabirleriyle at izi it izine karışacak bir şekilde; tutuklamalar, görevden atmalar, kapatmalar ardı ardına gelmiş baskılar artmış muhalif görülen her kişi, her kurum susturulmuştur.
İçeride bunlar yaşanırken dışarıda da vahim bir tablo vardı. Komşularla sıfır sorun parolasıyla çıkılan yolda sorunsuz komşuyu bırakalım kavga edilmeyen ülke kalmadı neredeyse. Tarihte hiçbir NATO ülkesinin yapamadığını yaptık nidalarıyla Rus uçağı düşürülmüş, ortak olduğu iddia edilen ABD ile kardeşim Esad’ı devirme konusunda anlaşılmış fakat savaşın uzaması ve ABD’nin Kürtleri desteklemesi ile düşmanlığa giden bir sürece girilmiştir. Üstelik ABD’nin darbe girişiminin elebaşı olan Güleni iade etmemesi ilişkileri daha da germiştir. Yine 50 yıldır kapısında beklenilen AB ile ipler kopma noktasına gelmiştir. Bununla birlikte bölgede Mısır, Suriye, Irak ile açık bir şekilde düşman durumuna düşülmüş, İran’la bölgede yaşanan terör olayları nedeniyle tam zıt kutuplarda yer alınmıştır. Mavi Marmara olayı sonrası İsrail’le kopan ilişkiler yeniden onarılmış ama bu da Filistin cephesinde ilişkileri sıkıntıya sokmuştur.
One minute olayı ile Ortadoğu’da yeni bir halife doğuyor havası yaratılmıştı ve Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerle birlikte bölgede terörizme hamilik yapılarak Yeni Osmanlıcılık rüyasının hayata geçirilmesi hedeflenmiştir. AKP’de halifelik havası NATO’ya rağmen Sünni İslam ordusuna katılmaya kadar varmıştır. Bu gazla hareket eden Erdoğan kendini iyice halife havasına büründürerek mezhepçilikte had safhaya ulaşmıştır. Halife olma hayaliyle direniş cephesine karşı olunmuş Hizbullah ve daha sonra bölgede oluşan Gönüllü Halk Birlikleri terörist ilan edilmiş ve bunları yok etmek adına her türlü oluşumda maddi manevi olarak yer almıştır.
Fakat evdeki hesap çarşıya uymamıştı yine hem içeride hem dışarı da Erdoğan karşıtlığı açık bir şekilde ortaya konulmuştu. Bu Erdoğan’ı iyice hırslandırmış sade bir halife olmak yerine diktatör bir halife olmaya karar vermiştir. Bu bağlamda ülkedeki sistemi ve rejimi değiştirme yoluna gitmiş, baskı, korku ve tehditlerle anayasa değişikliğini meclisten geçirtmiştir. Şimdi sıra diktatör halifeliğe giden yolun bir sonraki adımı için referanduma gelmiştir. Referandumda istediğini elde edebilmek ve dışarıdaki yenilgilerine cevap vermek adına kendine muhalif gördüğü en cılız sesleri bile bastırma yoluna başvurmuştur. Mezhepçiliğin ve ayrıştırmanın had safhaya ulaştığı Erdoğan yönetiminde KHK ile küçük TV kanalları, haber siteleri, dernekler kapatılmıştır.  
İşin ilginç olan yanı ise hiçbir zaman AKP’ye muhalefet etmeyen hatta hükümetin neredeyse bütün programlarını destekleyen bir kanal olan On4 TV’nin yayınlanan kararname ile kapatılmış olmasıdır. Bir diğeri ise sadece neredeyse programlarının %95 dini içerikli olan, siyasi bir yayın yapmayan 12 TV’nin kapatılmasıdır.
Zalim sulta yönetimleri tarih boyunca zahirde güçsüz, kimsesiz bir görünümde olan hak tarafında olanlardan kormuş ve bastırma, yok etme yoluna gitmişlerdir. Fakat hak hiç bir zaman zalim karşısında yengilgiye uğramamıştır. Kerbela’da hakı yok ettik diyenlerin kendileri nasıl yok oldu iseler  bu günde ehl-i beytin taraftarlarının sesi olan İslami vahdet için programlar yapan, Allah ve resulünü anlatan iki kanalı kapatanlar yok olacaktırlar.
tesnim
  • yazılmış
  • ...de 2017 Thursday 26 Jan
  • tarafından مدير سايت Aran News