Kudüs Günü Platformu, İstanbul’da Dünya Kudüs Günü anma etkinlikleri düzenledi.
Aran Haber Agency: Kudüs Günü Platformu, İstanbul’da Dünya Kudüs Günü anma etkinlikleri düzenledi.
“Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın Özgürlüğü İçin Yürüyoruz” şiarıyla düzenlenen Dünya Kudüs Günü etkinlikleri, Fatih Cami’sinde Cuma Namazı sonrası Kudüs davası şehitleri için kılınan gıyabi cenaze namazı ile başladı.
Cenaze Namazından sonra yürüyüşe geçen Müslümanlar, sloganlar atarak Saraçhane Parkı’na geldiler.
Yürüyüş sırasında,
Mescid-i Aksa Onurumuzdur; Yaşasın İslami direnişimiz; Katil İsrail Filistin’den Defol; İstanbul’dan Kudüs’e direnişe bin selam; Siyonist Elçilik ve ABD Üstleri Kapatılsın sloganları atıldı ve tekbirler getirildi.
Programa yoğun bir katılım olduğu gözlendi. Her yaştan Müslümanlar Özgür Kudüs duası ile yürüyerek İstanbul’da Kudüs davasına duyarlı olduklarını gösterdiler.
Saraçhane parkındaki program Kuran tilaveti ile başladı.
Kuran tilavetinden sonra, İslam Cihad’dan Nasır Ebu Şerif bir konuşma yaptı.
Ebu Şerif, konuşmasına Müslümanları selamlayarak başladı ve şunları söyledi:
“Allah Siyonistleri kibir ehli insanlar olarak nitelendirmiştir. Siyonistlerin işi yeryüzünde fesad çıkarmaktır. Ve onlar Allah’ın düşmanıdır. Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için çalışanlar Allah’ın sevdiği kullardır. İsrail ile mücadele etmek farzdır… Siyonizm karşısında başarılı olabilmek için Müslümanların bir ve beraber olması lazım. Çünkü vahdet farzdır. Esasen Müslümanın her günü Kudüs olmalıdır. Çünkü Kudüs Müslümanların ilk kıblesidir.”
Konuşmanın ardından Üstad Sezai Karakoç’un şiir okundu. Akabinde, Kudüs Günü Platformu tarafından hazırlanan basın açıklanması Ali Akgün tarafından Tüm Filistin topraklarının özgürleşmesi, Siyonist rejimin yok olması duası ile okundu.
Basın açıklamasından sonra Grup İslami Direniş'in marşlarını seslendirdiği programda sürpriz olarak Firkat El İsra Grubu da sahne aldı.
Program, Kadir Akaras'ın duasıyla son buldu.
İşte Dünya Kudüs Günü basın açıklamasının tam metni:
Bismillahirrahmanirrahim
Değerli basın mensupları, Aziz bacı ve kardeşlerimiz…
Bugün bizler Filistin dostları olarak kadınıyla, erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla ümmetimizin öncelikli davasının siyonizmle mücadele olduğu bilinciyle, Filistin ve Mescid-i Aksa’dan yükselen “neredesiniz ey Müslümanlar!” çağrısına hep birlikte ve en yüksek bir sedayla; “biz buradayız, denizden nehire bütün Filistin özgürlüğüne kavuşuncaya ve bir kanser uru olan bu Siyonist rejim bütünüyle ortadan kalkıncaya kadar aziz şehitlerimizin yolunda cihad ve direnişe sadakat üzere olacağız” ahdimizi tazelemek için toplandık.
Bugün ne yazık ki; İslam ümmeti üzerinde oynanan oyunlar, direnişe karşı kurulan tuzaklar, emperyalist ve Siyonistlerle yapılan hain ittifaklar sonucu Filistin davası tarihin en yalnız dönemini yaşamakta, Mescid-i Aksa’nın hürmeti barbarca çiğnenmekte, Filistinli kardeşlerimiz Mescid-i Aksa’nın yanı başında, sokaklarda ve meydanlarda bütün dünyanın sessizliği ve tepkisizliği altında vurulup al kanlara boyanmaktadır.
Siyonist rejim bir taraftan Kudüs’ümüzü kendilerine ebedi başkent ilan ederken, diğer yandan da Mescid-i Aksa altında kazılan tünellerde hükümet toplantıları düzenlemekte, küresel terörizmin başı Amerika’dan aldığı destek ve cesaretle, birtakım işbirlikçi İslam ülkelerinin yöneticileri ile ‘normalleşme’ adı altında kurduğu gizli-açık ilişkilerle kendi şeytani planlarını peş peşe uygulamaktadır.
Kardeşler!
Kudüs davası bir Arap davası veya sadece bir toprak davası değildir; Kudüs davası, sadece Filistinlilerin de davası değildir. Bu dava yeryüzündeki bütün Müslümanların, hepimizin davasıdır. Bu dava, Ümmetimizin merkezi ve öncelikli davasıdır; Filistin direnişi de de ümmet cephesinin ön hattıdır.
Allahü Teala, Kur’an-ı Kerim’deki “İnsanlar arasında müminlere karşı en şiddetli düşman Yahudilerdir” beyanıyla, bütün tarih boyunca Müslümanların ilk ve asli düşmanının Siyonistler olduğunu bizlere göstermekte, bu Siyonist düşmanla mücadelenin en büyük görev ve en büyük ibadet olduğunu bizlere öğretmektedir.
Kudüs davası, İslam ümmetinin vahdet ve direnişinin merkezi, özgürlük ve kurtuluşunun kapısıdır. Bundan dolayı İslam’ın ve ümmetimizin azılı düşmanı emperyalist ve Siyonistler ve bunların hizmetindeki işbirlikçi rejimler, Kudüs davasının zihinlerden ve gönüllerden silinmesi için, Filistin davasının unutulup orta yerde sahipsiz ve yardımcısız kalması için ellerinden gelen her türlü oyunu oynuyorlar. Müslümanların Siyonist düşmanla değil de birbirleriyle kendi aralarında savaşmaları için her türlü fitne ateşini yakıyorlar. Müslümanlar arasındaki etnik ve mezhebi farklılıkları iç savaşlara dönüştürüp İslam dünyasını kan gölüne döndürüyorlar.
İşte bizler burada Türkiyeli Müslümanlar olarak, İslam kardeşliği ve Ümmet dayanışması bilinciyle, en büyük düşmanımızın siyonizmin olduğu gerçeğine odaklanıp Kudüs’ümüzün özgürlüğü yolunda yüreklerimizdeki tüm öfkeyi işgalci rejimin üzerine çevirdik. Mübarek Ramazan ayının bu son cumasında, Dünya Kudüs Günü’nde el ele ve sıkılmış yumruklarımızla, “İsrail’e ölüm” “Amerika”ya ölüm” feryatlarımızı arşa yükselinceye kadar haykırıyoruz…
Bugün buradan hem ülkemizdeki bütün Müslüman kardeşlerimize ve ümmetimizin tüm mensuplarına bir kardeşlik sorumluluğuyla şu hatırlatmalarda bulunmayı bir görev biliyoruz…
BİR- İslam’ın ana yurdu ve beşiği olan Hicaz Arabistan topraklarında düzenlenen Riyad zirvesinde, ümmetimizin en azgın düşmanı ABD başkanı Trump’ın önünde toplanıp Ümmetimize, İslami direnişe ve İslami uyanış hareketlerine şeytanca saldıran açıklamalar yaparak topyekûn abluka, saldırı ve imha kararları aldılar.
Terörü destekleyen, besleyen azdıran ve kışkırtanlar kendileri iken, başta direniş hareketleri olmak üzere ümmetimizin saygın ve aziz şahsiyetlerini, alimler ve liderlerini “terörist” olarak ilan ettiler.
Biz burada Riyad’da düzenlenen bu ihanet zirvesini, yapılan tüm konuşma ve alınan kararlarıyla toptan yırtıp çöpe atıyor bu ihanet ve saldırganlık karşısında, Türkiyeli Müslümanlar olarak sessiz ve tepkisiz kalmayacağımızı, Siyonizm’e karşı direniş cephesini yalnız bırakmayacağımızı, Kudüs’ümüz gibi, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’nin de Suud ihanet çetelerinin sulta ve esareti altında kalmasını asla kabullenmeyeceğimizi ilan ediyoruz.
İKİ- Filistin davasının unutturulmasına, denizden nehire bir bütün olan Filistin’in parçalanmasına, 1967 sınırlarında sözde “çift devletli çözüm” adı altında Filistin toprakları üzerinde Siyonist bir rejimin kalması planlarına, direnişin kuşatılması ve etkisizleştirilmesi oyunlarına, bu gasıp işgalci rejimle ilişkilerin normalleştirilmesine asla rıza göstermeyeceğimizi, her karış Filistin toprağının işgal altından kurtuluncaya kadar direnişin yanında olduğumuzu ilan ediyoruz.
ÜÇ- Başta Filistin’in hamisi Sultan Abdulhamid olmak üzere, bu davanın yaşatılması için bütün ömrünü mücadeleye adayan, “İslam topraklarında İsrail’e yer yoktur” diyen merhum başbakanımız Prof. Dr. Necmeddin Erbakan hocamızı, “Her Müslüman bir kova su dökse İsrail’i sel alır” diyerek “Dünya Kudüs günü”nü İslam Ümmeti’ne kazandıran İmam Humeyni’yi de buradan selamlıyor, rahmet ve minnet anıyoruz.
İşgal altındaki Filistin topraklarının Kuds-u Şerif ve Mescid-i Aksa’nın özgürleştirilmesi için pak göğüslerini Siyonist düşmanın namlularına siper edinerek şehid olan direnişimizin aziz önderleri Şeyh Ahmet Yasin’leri, Abdulaziz Rantisileri, Fethi Şikakileri, Abbas Musavileri ve İmad Muğniye’leri selamlıyor, onların kutlu miraslarına ve pak kanlarına sadık kalacağımızı, onların yükselttiği direniş ve zafer bayrağını elden ele taşıyacağımızı ilan ediyoruz.
DÖRT- Bu vesileyle bir kez daha, Siyonist abluka altındaki Gazzeli kardeşlerimize insani yardım ulaştırmak için yola çıkan Mavi Marmara özgürlük filosunda al kanlara boyanan kahraman şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor; bu filonun tüm şehit ve gazilerini selamlıyor, Mavi Marmara’nın ümmetimizin onuru, şerefi ve namusu olduğunu, bu kutlu destanın unutulmasına ve unutturulmasına asla fırsat vermeyeceğimizi ilan ediyoruz.
BEŞ- Buradan cumhurbaşkanı, hükümet ve tüm siyasi sorumlulara çağrıda bulunarak; bu terörist Siyonist rejimle her türlü ilişkilerin sonlandırılması, elçiliklerinin kapatılması ve bütün Siyonistlerin ülkemizden kovulması için bir an önce net bir irade ortaya konulmasını talep ediyoruz.
ALTI- Ümmetimiz üzerinde bu kadar oyunlar oynanırken, İslam’ın düşmanları her zamankinden daha çok azgınlaşıp Müslüman kanı dökerken, bütün Müslümanların aralarındaki tüm ihtilafları bir kenara bırakıp Kudüs bilincini kuşanarak Ümmet, vahdet ve mukavemet ekseninde tek yumruk, tek ses ve tek yürek olması gerektiğini özellikle vurguluyoruz.
Kavimlerimiz, ırklarımız, mezheplerimiz, cemaatlerimiz ayrı olabilir; ama bizler Müslümanız, kardeşiz ve tek bir ümmetiz. “Tefrika değil, vahdet” “husumet değil, uhuvvet” “adavet değil, muhabbet” diyor; ümmet ve kardeşlik şuuruyla bütün çabamızı Kudüs’ü özgürleştirmeye ayırmamız gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz…
YEDİ- Bu vesileyle, 15 Temmuz’da gerçekleştirilen o meşum darbe girişiminin birinci yıldönümünde, bu emperyalist ve siyonist saldırganlığı tertemiz göğüsleriyle durduran tüm şehit ve gazilerimizi selamlıyor, ülkemizin birliği, dirliği ve esenliğine yönelik içten ve dıştan sergilenen tüm kumpas ve düşmanlıklara karşı aynı ruhla dimdik duracağımızı ilan ediyoruz.
Son olarak, bir kanser uru olan Siyonist rejim bütün köklerinden sökülüp tarihin çöplüğüne atılıncaya, Kudüs ve Mescid-i Aksa özgürleşinceye kadar, şehitlerimizin pak kanları adına mücadele ahdimizi tazeliyor, başta Siyonist rejim olmak üzere İslam’ın, insanlığın ve tüm ümmetin düşmanı olan tağut ve müstekbirleri kahretmesini, en kısa zamanda Kudüs’ümüzün özgür ve aydınlık şafaklarında bizleri buluşturmasını Rabbimizde niyaz ediyoruz…
Yaşasın Filistin Direnişimiz!
Yaşasın Özgür Kudüs seferimiz!
Yaşasın Ümmet birliği ve kardeşliğimiz!
Kahrolsun Amerika! Kahrolsun İsrail
İslamî Analiz