tarih : 2019 Saturday 23 Mar
şifre 44789

Erdoğan: Golan Tepelerinin işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz

Erdoğan, 'Amerika Başkanı'nın Golan tepeleriyle ilgili talihsiz açıklaması bölgeyi yeni bir krizin eşiğine getirdi. İşgalin meşrulaştırılmasına asla izin verilemez.' dedi.
Aran Haber Agency:  Golan tepelerinin Suriye’ye ait olduğunu ve Terör ve işgal devleti Siyonist İsrail’in bu toprakları göz göre göre işgal ettiğini, ama bu işgale kimsenin meşruiyet kılıfı geçiremeyeceğini vurgulayan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle dedi:
ABD Başkanı Trump'ın, Golan Tepeleri ile ilgili talihsiz açıklaması, bölgeyi yeni bir krizin, yeni bir gerilimin eşiğine getirmiştir. Golan Tepeleri, 1967'den bu yana İsrail'in işgali altında bulunmaktadır. 1967 senesindeki İsrail işgali, sadece bölgedeki Arapları değil, Türkmenleri de kendi topraklarından göçe zorlamıştır. Türkiye'nin ve İİT'nin böyle hassas bir meselede sessiz kalması, emrivakilere boyun eğmesi düşünülemez. Golan Tepeleri'nin işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz, veremeyiz. Bununla beraber Müslümanların huzurunu, bekasını, hayat hakkını hedef alan her kritik hadise, her saldırı biz ve teşkilat için önemlidir."
ABD Başkanı Donald Trump'ın Golan Tepeleri hakkındaki, "52 yılın ardından ABD için, İsrail'in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tam olarak tanımanın zamanı geldi" açıklamasına Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'ndan da cevap geldi.
ÇAVUŞOĞLU: ŞİDDET VE ACIYA YOL AÇAR
Çavuşoğlu da, sosyal medya hesabı Twitter'dan yaptığı paylaşımda, "Ülkelerin toprak bütünlüğü uluslararası hukukun en temel ilkesidir. ABD’nin, İsrail’in uluslararası hukuka aykırı hamlelerini meşrulaştırma çabaları, bölgede sadece daha fazla şiddet ve acıya yol açar. Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünü desteklemektir" ifadesini kullandı.
"Teşkilatın daha çok inisiyatif alması gereken bir dönemden geçiyoruz"
İİT'nin, İslam dünyası ile tüm insanlığın geleceğini tehdit eden olaylar karşısında bigane, kayıtsız kalmasının düşünülemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bilhassa bu hassas süreçte doğrudan bizi ilgilendiren hususlarda daha aktif, daha girişken olmamız ve mesuliyet üstlenmemiz gerekiyor. Teşkilatın her zamankinden daha çok inisiyatif alması gereken bir dönemden geçiyoruz. 15 Mart'ta Yeni Zelanda'da gerçekleşen kanlı terör saldırısı işte böyle bir eylemdir. Cuma namazı için toplanan 51 kardeşimizin şehadeti, 47 kardeşimizin yaralanmasıyla sonuçlanan bu kalleş saldırı, asla sıradan bir hadise olarak görülemez. Bu olay, kökleri derinlere inen bir kinin, saplantının, nefretin inkarı mümkün olmayan bir dışa vurumudur. Manifestodan, dehşet verici görüntülere, saldırganın silahının üzerindeki tarih, isim ve yerlere kadar pek çok husus bu gerçeği ispat etmektedir. Bu saldırı buz dağının görünen yüzüdür. "
Yeni Zelanda saldırısının, Müslümanları ve masum insanları toplu olarak hedef alan ne ilk ne de son saldırı olduğunu belirten Erdoğan, bundan önce de dünyanın farklı noktalarında Müslümanların şiddete, zorbalığa ve katliamlara maruz kaldığını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bu saldırılara ilişkin şu örnekleri aktardı:
"1993 yılında Solingen'de Neo-Naziler evlerini ateşe vererek 5 vatandaşımızı kalleşçe şehit ettiler. 1994 yılında El-Halil'de İsrailli bir sivil işgalci, Halil İbrahim Camisi'nde sabah namazı kılan 29 Müslüman'ı şehit etti, 125 Müslüman'ı da yaraladı. 2011 yılında Oslo yakınlarındaki Utoya Adası'nda 77 can, beyaz ırkın üstünlüğüne inanan bir cani tarafından öldürüldü. 2015 senesinde Chapel Hill kentinde 3 gencimiz yine bir ırkçı tarafından evlerinde vurularak katledildi. 2017 yılında Kanada'daki cami saldırısında 6 Müslüman hayatını kaybetti. Batı Avrupa'da 2013-2017 yılları arasında Neo-Nazi gruplarınca gerçekleştirilen 113 terör saldırısında 66 masumun canına kasttedildi. 
Gün geçmiyor ki bir ibadethaneye, sinagoga, mescide, iş yerine, derneğe yapılan saldırı haberini almayalım. Gün geçmiyor ki Müslümanların demokratik haklarını kısıtlamayı amaçlayan bir uygulamayla karşılaşmayalım. Gün geçmiyor ki göçmenleri, etnik, dini, kültürel kimliği farklı olanları hedef alan bir sorunla muhatap olmayalım. Yükselen kültürel ırkçılıktan yalnızca Müslümanlar değil aynı zamanda Museviler, Afrikalılar, Asya kökenliler, Romanlar da mağdur oluyor. Çoğu zaman bu nefret suçlarının failleri ya bulunmuyor, bulunduğu zaman ise 'psikolojik rahatsızlık...'. Yani hemen bir psikolojik rahatsızlığa bunu atfediyorlar. Münferit, adil suçlu denilerek olay ört bas ediliyor. Saydığım saldırıların faillerinden hiçbiri İslam düşmanı, yabancı karşıtı ve terör suçlamasıyla hakim karşısına ne yazık ki çıkarılmadı. Nasyonel Sosyalist yeraltı örgütünün işlediği ırkçı cinayetlerin medya ile Alman resmi makamları tarafından 'dönerci cinayetleri' yaftasıyla küçümsendiğini, önemsiz hale getirildiğini özellikle burada hatırlatmak isterim."
"Problemlerden kaçarak kurtulamayız"
Sorunların halının altına süpürülerek çözülemeyeceğine dikkat çeken Erdoğan, "Sosyal hastalıkları yok sayarak tedavi edemeyiz. Problemlerden kaçarak, saklanarak, gizleyerek kurtulamayız. Bizi ve tüm insanlığı tehdit eden meseleleri sükutla geçiştiremeyiz. Bilakis biz görmezden geldikçe sorunlar katlanacaktır, büyüyecektir. Biz tepkimizi çok güçlü bir şekilde göstermedikçe Neonazi virüsü bünyeyi daha fazla saracaktır." diye konuştu.
Seslerini yükseltmedikçe, Batılı hükümetlerin konforlarını bozmayacağını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz birilerini rahatsız etme pahasına tavrımızı ortaya koymadıkça saldırılar daha da pervasızlaşacak, ırkçı fanatikler daha da azgınlaşacak. Sonuçta Allah korusun, 1940'larda Avrupa'da olduğu gibi telafisi mümkün olmayan felaketler yaşanacaktır. Biz acı da olsa hakikatleri dillendirmedikçe Batılı medya kuruluşları, İslam düşmanlığını körüklemeye, ateşe benzin dökmeye devam edeceklerdir. İşte bunun için gördüğümüz sıkıntıları cesaretle ifade etmeli, hep birlikte üzerine gitmeli, yüzleşmeli, çözüm yollarını da yine beraberce aramalıyız. Sadece kendimiz için değil, evlatlarımızın istikbali için de bu sorumluluğu üstlenmeliyiz. 
Bunu, gülücükleriyle camilerimizi şenlendiren 3 yaşındaki şehitlerimizin hatıraları için yapmalıyız. Bunu, katiline bile kapıyı 'Merhaba kardeşim' diyerek açan mümin yürekler için yapmalıyız. Bunu, hayat arkadaşını toprağa verdikten sonra 'Saldırganı affettim' diyen müşfik gönüller için yapmalıyız. Bunu, coğrafyamızdan yükselen feryatlara yenilerini eklememek için, kör şiddetin kararttığı ufukları sulh şafağıyla kucaklaştırmak için yapmalıyız. Bunu, umudunu bize bağlamış, gözünü ve gönlünü bizim burada alacağımız kararlara dikmiş mahzun kalpler için gerçekleştirebilmeliyiz. Bir daha benzer acılar yaşanmasın, camilerimiz kan gölüne dönmesin, fitne tohumları boy vermesin diye tavrımızı net bir şekilde ortaya koymalıyız."
"Uzun süredir bu meseleyi gündeme taşıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teşkilatın zirve dönem başkanı sıfatıyla sorumluluklarının hakkını vermek için uzun süredir muhatapları nezdinde bu meseleyi gündeme taşıdıklarına işaret ederek, "Hemen her fırsatta onların dikkatini nefret suçlarına çekmeye çalışıyoruz. 6,5 milyon vatandaşı dünyanın 195 ayrı devletinde yaşayan bir ülke olarak, yabancı karşıtlığını ve İslam düşmanlığını kendi meselemiz addediyoruz." dedi.
Türkiye ile beraber teşkilat üyesi ülkelerin hepsinin yurt dışında, kendine hayat kuran, okuyan, çalışan, rızkının peşinde koşan vatandaşları olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün İngiltere nüfusunun yüzde 7'si Müslümanlardan oluşuyor. Müslümanların Avrupa'da 44 milyonu, Amerika'da 5 milyonu yaşıyor. Dünya genelinde 400 milyon civarında Müslüman, diaspora ve azınlık bulunuyor. Bu insanların kahir ekseriyeti 5-10 yıldır değil, birkaç nesildir, birkaç asırdır bu ülkelerde hayatlarını devam ettiriyor, geleceklerini de yine burada görüyor." diye konuştu.
Erdoğan, Neonazi örgütler, ırkçı çeteler, fanatik sağ partiler, İslam düşmanlığı üzerinden iktidar hevesi kuran muhteris siyasetçilerin, işte bu insanları, sayıları 100 milyonlarla ifade edilen böyle bir kitleyi hedef aldığını belirtti.
"Açıkça bir İslam düşmanlığı, Müslüman nefreti var"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelinen nokta itibarıyla herkesin bir gerçeği görmesi gerektiğini dile getirerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"İslamofobi, Zenofobi veya aşırı sağ diye tarif ettiğimiz bu yapılar, artık politik akımlar olmaktan çıkmıştır. Aslında bu kavramlar artık karşımızdaki gerçeği anlatmaya yetersiz kalmaktadır. Şu anda karşımızda açıkça bir İslam düşmanlığı vardır, Müslüman nefreti vardır. Bu mesele sadece siyasetin, sivil toplumun, sadece akademik çalışmaların, araştırma kuruluşlarının konusu olmaktan çıkmıştır. Bu tehdit artık güvenlik birimlerinin, devlet adamlarının, sokaktaki vatandaşın da meselesidir. Tıpkı DEAŞ gibi, Eş-Şebab, PKK gibi Neonazi örgütleri de terör yapılanması olarak ele alınmalı, bu şekilde değerlendirilmelidir. İnsanlık, Holokost felaketi sonrasında nasıl antisemitizmle mücadele etmişse, yükselen İslam düşmanlığıyla da aynı kararlılıkla mücadele etmelidir." 
Bugün uluslararası toplumun DEAŞ eylemleri sonrasında nasıl tepki veriyorsa, aynı güçlü tepkiyi Neonazi saldırıları karşısında da göstermesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, çünkü bunların hepsinin aynı madalyonun farklı yüzleri olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunların hepsi, masumların kanıyla beslenen parazitlerdir. Özellikle Batılı basın yayın organları, kendilerini çok ciddi bir öz eleştiriye tabi tutmak zorundadır. Müslümanları ötekileştirerek, mültecileri düşmanlaştırarak kendilerine iktidar yolu açan politikacılar, söylemlerine çeki düzen vermelidir. Hep bizden bunu beklememeli. Biz sadece ortada bir zulüm varsa, bu zulmün karşısında dik durmaya çalışıyoruz. Hukuki düzenlemelerden cezaların artırılmasına, okul müfredatından terör tanımının genişletilmesine kadar bir dizi önlemin acilen hayata geçirilmesi gerekiyor. Londra'da, Paris'te, Brüksel'de, Amsterdam'da yaşanan araba kazalarında bile hemen terör ihtimali aranırken, organize ve örgütlü saldırıların adi suç kapsamında değerlendirilmesini doğru bulmuyoruz. Nefret suçlarını önemsizleştirmenin hiç kimseye bir faydası yoktur."
  • yazılmış
  • ...de 2019 Saturday 23 Mar
  • tarafından مدير سايت Aran News
N: tr-tr,Keyword_Content