İran’ın Birleşmiş Milletler'deki daimi temsilcisi, "Maalesef üç ülke; Amerika, İngiltere ve Fransa gerçeklere gözlerini kapatma kararı aldı" dedi.
tr.arannews:Tesnim Haber - İran İslam Cumhuriyeti'nin Birleşmiş Milletler nezdindeki büyükelçisi ve daimi temsilcisi Emir Said İrevani, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin "Ortadoğu'daki durum" konulu toplantısında, İran'ın İsrail'e yanıt verme hakkının olduğunu ifade ederek şunları söyledi: Ne yazık ki Amerika, İngiltere ve Fransa'dan oluşan üç ülke gerçeklere gözlerini kapatma kararı aldı.
İrevani'nin Güvenlik Konseyi'ndeki konuşmasının metni şöyle:
Sayın Başkan,
İsrail rejiminin İran İslam Cumhuriyeti'nin Suriye'deki diplomatik tesislerine yönelik askeri saldırılarını kınayan ve İran'ın bu tür korkunç saldırılara yanıt verme hakkını tanıyan Güvenlik Konseyi üyelerini takdir ediyorum. Dün geceki yazışmalarımızda da bildirdiğimiz gibi İran İslam Cumhuriyeti silahlı kuvvetleri, İsrail askeri hedeflerine füze ve drone'larla saldırdı. Bu eylem, Siyonist rejimin tekrarlanan askeri saldırılarına, özellikle de bu rejimin 1 Nisan 2024'te Birleşmiş Milletler Şartı'nın 2. maddesinin 4. fıkrasına aykırı olarak gerçekleştirdiği İran İslam Cumhuriyeti'nin diplomatik yerlerine yönelik askeri saldırılarına yanıt olarak verilmiştir.
İran İslam Cumhuriyeti'nin operasyonları, tamamen Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51. maddesinde belirtilen ve uluslararası hukukta tanınan, doğuştan gelen meşru müdafaa hakkımızın kullanılmasına uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Cevabımız gerekli ve uygundu. Bu eylemde aynı zamanda gerginliğin tırmanma olasılığını en aza indirmek ve sivillerin zarar görmesini önlemek için isabetli şekilde ve yalnızca askeri hedefleri vurdu.
Ne yazık ki, bu odada aralarında ABD, İngiltere ve Fransa'nın da bulunduğu Güvenlik Konseyi'nin bazı üyeleri bir kez daha gerçeği görmezden gelmeye ve mevcut duruma yol açan temel nedenleri görmemeye karar verdiler. Bu üç ülke, ikiyüzlü bir davranış sergilerken, kendi ihmallerini ve bölgede barış ve güvenliğe yönelik uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmemelerini dikkate almadan, İran'ı haksız yere itham etti ve suçladı. Bu üç ülke umutsuzca ve başarısızlıkla yalanları, çarpıtmaları kullanmaya, yanlış bilgi yaymaya ve yıkıcı suçlama ve ithamlarla oyununu kullanmaya çalıştı.
Bunca zaman boyunca, İran'ın uluslararası hukukun temel bir ilkesinin ihlaline yanıt verme hakkını kasten görmezden geldiler. Bu ülkeler Temsilcilerin ve diplomatik mekanların saldırılara karşı dokunulmazlığı olduğunu ve üstelik bölgedeki mevcut durumun temel nedenlerini de görmezden geldiler.
Altı aydan fazla bir süredir bu ülkeler, özellikle de ABD, İsrail rejimini Gazze'deki katliamın her türlü sorumluluğundan temize çıkarıyor. Bu ülkeler, İsrail rejiminin diplomatik yerlerimize yönelik askeri saldırılarına karşı İran'ın doğal savunma hakkını reddederken, Siyonist rejimin Gazze'nin savunmasız halkına yönelik tüm cinayetlerini ve soykırımlarını meşru müdafaa bahanesiyle utanmadan meşrulaştırdılar ve örtbas ettiler. Bu ülkeler, keyfi ve yanıltıcı meşru müdafaa yorumlarıyla İsrail rejiminin Filistin halkına karşı işlediği suçları haklı çıkarmak ve örtbas etmek için umutsuz bir girişimde bulundular.
Sayın Başkan,
İsrail rejiminin Suriye Arap Cumhuriyeti'nin başkenti Şam'daki diplomatik tesislerimize yönelik korkakça terör ve askeri saldırısının ardından, İran İslam Cumhuriyeti, Güvenlik Konseyi'ne ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ne, bu uluslararası hukuka aykırı eylem hakkında yine aynı zamanda uluslararası hukuka dayalı olarak bu tür terörist askeri saldırılara yanıt verme hakkı konusunda bilgi verdi. Ayrıca ülkemiz Dışişleri Bakanı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile yaptığı telefon görüşmesinde mevcut durumu değerlendirirken, bu korkunç suça karşı uluslararası toplumun gerekli önlemleri alması ve güçlü bir şekilde kınaması yönünde çağrıda bulundu.
Güvenlik Konseyi'nden bu suç teşkil eden ve yasa dışı terör eylemini güçlü bir şekilde kınamasını ve faillerin hızla yargılanması ve herhangi bir üye ülkenin diplomatik tesislerine karşı bu tür korkunç suçların tekrarlanmasını önlemek için kararlı ve uygun önlemler almasını talep ettik. Ne yazık ki Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliği koruma görevini yerine getirememiştir.
Rusya'nın bu barbarca eylemi kınamak için bir basın açıklaması önerdiğini hatırlıyorsunuz. Bu açıklama Çin, Cezayir ve diğer birçok üye tarafından desteklendi ancak ABD, İngiltere ve Fransa bu öneriye karşı çıktı. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan İran İslam Cumhuriyeti'nin, uluslararası hukuka göre sahip olduğu meşru müdafaa hakkını kullanmaktan başka seçeneği yoktu.
Sayın Başkan,
Mevcut durumun temel nedenleri herkesçe açıktır; İsrail rejiminin Gazze'de Filistin halkına karşı başlattığı savaşın başlangıcından bu yana üçte ikisi çocuk ve kadın olmak üzere 34 binden fazla sivil öldürüldü. İsrail rejimi tarafından tüm sivil altyapılar hedef alınıp yok edildi, insani yardım güçleri bile bu haydut rejimin askeri saldırılarından muaf değildi.
İsrail rejiminin Filistin halkına karşı işlediği soykırım ve savaş suçlarına karşı Konsey'in hesap vermemesi ve eylemsizliği, bu rejimi ihlallerini sürdürme konusunda daha da küstahlaştırdı. ABD ve müttefikleri altı aydan fazla bir süre boyunca Güvenlik Konseyi'ni bloke ederek İsrail rejimini Gazze katliamının sorumluluğundan korudu. Bu suçlardan dolayı İsrail rejimini kınamaktan kaçınmakla kalmıyor, aktif olarak bu suçların üzerini örtmeye çalışıyorlar. Tek öncelikleri sonuçları ne olursa olsun İsrail rejimini desteklemek ve savunmak. Uluslararası baskılara ve ateşkes çağrısı yapan BM Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen İsrail rejimi bu kararlara karşı geldi. Bunun yerine, bu rejim daha vahşi suçlar işlemeye odaklandı ve uluslararası yasal yükümlülükleri dikkate almıyor.
Sayın Başkan,
Bu kanunsuz rejim halkımıza karşı birçok iğrenç suç işledi. İsrail rejimi, son yıllarda İranlı yetkililere, bilim adamlarına ve sivillere yönelik terör saldırılarının ve barışçıl nükleer altyapımıza yönelik sabotajların sorumluluğunu yüzsüzce ve açıkça kabul etti.
İsrail rejimi, bağımsız bir Birleşmiş Milletler üyesi ülkeye karşı nükleer silah kullanma yönünde açık tehditlerde bile bulundu. Bu terörist rejim, İran'a karşı yapılan tüm suç ve terör eylemlerinden sorumludur ve sonuçlarına katlanmak zorundadır. İran İslam Cumhuriyeti, rejimin yıkıcı faaliyetlerinin bölgesel ve uluslararası barış ve güvenlik üzerindeki sonuçları konusunda defalarca uyarıda bulundu. İran azami şekilde itidal davrandı. Şimdi işgalci rejimin sonuçlarının tüm sorumluluğunu üstlenmesinin zamanıdır, bu rejim hesap vermekten kaçamaz.
Sayın Başkan,
İsrail rejiminin bölge halklarına karşı istikrarsızlaştırıcı ve sorumsuz eylemleri ve suçları, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe yönelik gerçek bir tehdittir. İsrail rejiminin başbakanının politikası, iktidarda kalabilmek için bölgedeki çatışmayı genişletmek ve yoğunlaştırmaktır. Güvenlik Konseyi üyeleri, Güvenlik Konseyi'nin böylesine saldırgan bir rejimin emellerinin rehinesi olmasına izin vermemelidir.
Güvenlik Konseyi'nin sorumluluk almasının ve uluslararası barış ve güvenliğe yönelik gerçek tehdidi ele almasının zamanı geldi. Güvenlik Konseyi, İsrail rejiminin küstah meydan okumasına yanıt olarak BM Şartının 7. Bölümü uyarınca görevlerini hızla yerine getirmelidir. Güvenlik Konseyi, bu rejimi Gazze halkının soykırımını ve öldürülmesini durdurmaya ve taahhütlerine uymaya zorlamak için acil ve cezalandırıcı önlemler almalıdır. Özellikle BM Güvenlik Konseyi kararlarının ve Uluslararası Adalet Divanı'nın hukuki açıdan bağlayıcı kararlarının tam olarak uygulanması için zorlamalıdır.
Sayın Başkan,
Birleşmiş Milletler'in sorumlu üyelerinden biri olan İran İslam Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler Şartı'nda yer alan amaç ve ilkelere bağlı kalmış ve uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına olan bağlılığını bir kez daha vurgulamaktadır. İran İslam Cumhuriyeti, kararlı konumunu bir kez daha vurgularken, bölgede gerilimi veya savaşı tırmandırmaya çalışmadığını beyan ediyor. İran İslam Cumhuriyeti, İsrail rejiminin bundan sonraki herhangi bir askeri macerasına karşı uyarıda bulunurken, halkını, güvenliğini ve ulusal çıkarlarını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü her türlü tehdide veya saldırgan eyleme karşı katı bir şekilde ve uluslararası yasalara uygun olarak savunma konusundaki sarsılmaz kararlılığını vurgulamaktadır. İran İslam Cumhuriyeti gerekirse bu hakkını kullanmaktan çekinmeyecektir.
Sayın Başkan,
İran'ın bölgede Amerika ile çatışmaya niyeti yok. ABD ordusunun işgal altındaki Filistin topraklarındaki askeri hedeflere yönelik İran insansız hava araçları ve füzelerinin önlenmesine katılımı konusunda itidal uygulayarak barışa olan bağlılığımızı gösterdik. Bu, gerilimi azaltma ve çatışmaların tırmanmasını önleme konusundaki kararlılığımızı yansıtıyor ancak ABD, İran'a, vatandaşlarına veya güvenliğine ve çıkarlarına karşı askeri harekat başlatırsa İslam Cumhuriyeti, orantılı karşılık verme konusundaki doğal hakkını kullanacaktır.