Hizbullah'ın Hayfa'da Hüdhüd insansız hava aracının başarılı operasyonu ve Seyyid Hasan Nasrallah'ın geçtiğimiz hafta yaptığı kararlı konuşmanın ardından Siyonistler susup kaldılar. Bu rejimin generalleri ve çevreleri Hizbullah'ın füzelerinden bile daha tehlikeli olabilecek yeni silahından bahsediyor.
tr.arannews:Tesnim Haber - Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın geçen hafta Çarşamba günü yaptığı konuşma, çoğunlukla Siyonist rejim ve destekçilerine yönelik tehdit mesajları içermesi nedeniyle, medyada, bölgede ve tabii ki Siyonist rejimde çok yankı buldu ve Hizbullah Genel Sekreteri'nin bu sözleriyle ilgili birçok analiz yapıldı.
Bu bağlamda bölgesel Rey el-Yevm gazetesinin editörü ve tanınmış Filistinli analist Abdulbari Atvan yeni analizinde şunları yazdı: Seyyid Hasan Nasrallah'ın son konuşmasının önemini bilmek istiyorsak bu konuşmaya verilen üç ana tepkiye dikkat etmeliyiz:
- İlki, Seyyid Hasan Nasrallah'ın konuşmasının ve Kıbrıs'ın Siyonist rejimle işbirliği yaparsa karşılaşacağı sonuçlara ilişkin uyarılarının hemen ardından Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nicos Hristodulidis’ın Kıbrıs'ın Lübnan'a yönelik herhangi bir düşmanca eyleme katılmayacağını ilan eden tepkisiyle ilgili.
- Bir sonraki tepki ise çoğu işgalci rejimin mevcut generalleri ve emekli generallerinden oluşan Siyonist medya ve askeri analistlerden gelen tepkiler. Bu Siyonist çevreler İsrail'in güvenlik, askeri, ekonomik ve psikolojik düzeyde en kötü durumunu yaşadığı ve özellikle Hizbullah'ın Siyonist rejimin tüm radarlarını hatta hava, kara savunma hatlarını geçen ve işgal altındaki bölgelerin kuzeyindeki hedeflerin fotoğraflarını çekip önemli fotoğraflar ele geçirdikten sonra Lübnan'ın güneyindeki üssüne dönen "Hüdhüd" insansız hava aracının başarılı operasyonlarından sonra Hizbullah'ın insansız hava araçları füzelerden bile daha tehlikeli olduğu konusunda hemfikir.
- Ancak üçüncü tepki ünlü Yahudi gazeteci Thomas Friedman'ın Amerikan gazetesi New York Times'ta yayınlanan makalesiyle ilgili ve o şunları yazdı: Bildiğimiz İsrail yok edilmek üzere ve şimdi neredeyse kesin bir olasılıkla üç cephede bir savaşla karşı karşıya: ‘Gazze, Lübnan, Batı Şeria ve bir de İran adında büyük bir güçle.’ Thomas Friedman bu makalesinde Siyonist rejimin başbakanı Binyamin Netanyahu kabinesinin ABD'yi bölgede sonuçlarının Rusya ve Çin'e fayda sağlayacağı bir savaşa sokacağı uyarısında bulundu.
Atvan'ın analizinin devamında şunlar yer alıyor: Seyyid Hasan Nasrallah ilk kez Kıbrıs'ı doğrudan saldırıyla, havaalanlarını ve altyapısını hedef almakla tehdit etti. Bunun nedeni ise direniş güçlerinin elde ettiği detaylı bilgilerdir. Geçtiğimiz Nisan ayında, coğrafi durumu güney Lübnan'a benzeyen Kıbrıs'ın dağlık bölgelerinde Kıbrıs ile Siyonist rejim arasında ortak askeri tatbikat yapıldığına dair bilgiler ele geçirildi. Ayrıca bilgiler, işgal altındaki Filistin havaalanlarının Hizbullah'ın füze operasyonları sonucunda imha edilmesi halinde, Kıbrıs'ın havaalanlarını İsrail savaş uçakları ve bu rejimin yolcu uçaklarına açma konusunda gizli bir anlaşma yapmayı kabul ettiğini gösteriyor.
Siyonist generaller son 10 yıldır Hizbullah'ın füze gücünü izliyorlardı ancak Hizbullah'ın Hüdhüd insansız hava aracının işgal altındaki bölgelerin kuzeyine olağanüstü nüfuzu, Siyonistlerin ‘Hizbullah'ın insansız hava aracı silahı ve yeni nesli’ başlıklı bir korkutucu gerçekliğin farkına varmasını sağladı. Bu silah, eşi benzeri görülmemiş bir hıza sahipken çok alçak irtifalarda uçan, dolayısıyla radarların onu tespit edip müdahale edemediği bir silah. Bu silah aynı zamanda yüksek patlayıcı güce sahip olup, yüksek kalitede tespit ve görüntüleme kameralarıyla donatılmıştır.
Bu Filistinli analist ayrıca işgalci ordunun Hizbullah'ın insansız hava araçlarına ve füzelerine karşı hava savunmasının felç olduğuna dikkat çekerek şunları vurguladı: Kurulumu ve geliştirilmesi süreci son birkaç yılda 60 milyar dolardan fazla maliyete mal olan Siyonist rejimin Demir Kubbe efsanesi yerle bir oldu. Böylece İsrail, iddia edilen sözde ‘askeri üstünlüğünü’ direnişin silahları ve direnişin ekseninin büyük destek şemsiyesi olan İran İslam Cumhuriyeti lehine hızla kaybetti.
Atvan şunları belirtti: İşgalci rejimin son sekiz ayda ağır kayıplar verdiği Gazze savaşı dahi, Lübnan'ın güneyinden bu rejime karşı başlayan savaşla karşılaştırıldığında Siyonistler için tatil hükmünde kalacaktır.(Hizbullah'la savaş, Siyonistlerin Filistin direnişiyle olan savaşından çok daha korkunç olacak). Burada Seyyid Hasan Nasrallah'ın sözlerinde iki noktaya dikkat etmeliyiz:
-Birinci nokta, Hizbullah Genel Sekreteri'nin Siyonist rejimi, çatışma kuralları ne olursa olsun, karada, denizde ve havada tüm güç ve silahları bu rejime karşı kullanmakla tehdit etmesidir. Bu, Siyonistlerin aptalca bir şey yapması durumunda Hizbullah'ın hedef bankasının artık işgalci rejimin askeri mevzileriyle sınırlı olmayacağı anlamına geliyor. İşgal altındaki Filistin'in tüm sivil ve hayati mevzileri, tüm gemiler, petrol ve gaz platformları ve Hayfa ve Aşdod gibi limanlar da dahil olmak üzere Lübnan direnişinin hedef bankasına dahil ediliyor.
- İkinci nokta, Rıdvan Özel Kuvvetlerinin Celile'ye saldırıp tamamen özgürleştirmesi ve Hizbullah'ın henüz açıklamadığı yeni ve gelişmiş silahların kullanılmasıyla ilgilidir.
Bu makalenin yazarı analizine şöyle devam etti: Lübnan'ın güneyindeki direnişin askeri konumu hem silah hem de moral açısından mükemmel durumda ve Hizbullah güçleri her düzeyde hazır. Seyyid Hasan Nasrallah'ın son tarihi konuşması da bunun somut örneğidir. Bu faktör Amerikalı elçi Amos Hochstein'ın Beyrut'tan eli boş dönmesine neden oldu ve Hizbullah güçlerinin sınırlardan çekilmesi ve kara sınırlarının çizilmesi konusunda müzakerelerin başlatılması gerektiği yönündeki sözlerini Lübnan'da dinleyecek hiç kimsenin olmadığını fark etmesini ve tüm Lübnanlıların Amerikan emirlerini reddetme konusunda ortak bir duruş sergilediğini fark etmesini sağladı.
Siyonist rejimin Savaş Bakanı Yoav Gallant, Lübnan'ı tehdit etmek için Gazze'nin enkazından çıkıp geldi. Ama Siyonistlerin bu tehditlerini ve ‘Lübnan'ın Taş Devri'ne döndürülmesi’ gibi boş tehditlerini duymuştuk ve artık bunlar tamamen anlamsızlaştı. İsrail'in cesareti olsaydı şimdiye kadar bu tehditleri gerçekleştireceğini herkes biliyor.
Abdulbari Atvan analizinin sonunda şunları yazdı: Belki de Hizbullah’ın işgal altındaki Filistin'in kuzeyindeki Hüdhüd İHA operasyonundan önce bu Siyonist tehditlere inananlar vardı ancak bu operasyondan sonra bu tür tehditler alay ve maskaralık kaynağı haline geldi ve Gallant ile diğer Siyonistler ağızlarını kapatmak zorunda kaldılar. Beyrut'un güney banliyölerine bir tane bile füze inemeden Tel Aviv'in haritadan silineceğinden eminiz.