Azerbaycan'daki hicab yasağı ve tutuklamalara karşı İstanbul Azerbaycan konsolosluğuna bir yürüyüş gerçekleştirildi
Türkiyə servisi/Aran agentliyi
Ağır hava şartlarına rağmen çok sayıda kişinin katıldığı yürüyüş Levent Metrosunda başladı.
"İsra Kültür Merkezi, Fatih Akıncıları, Hayder, Kağıthane Filistin Gönüllüleri, Zeytinburnu Ehl-i Beyt Dostları" tarafından oluşan "Azerbaycan'daki Müslüman Tutuklularla Dayanışma Komitesi"nin eylemine Gençlik Derneği, Davet Der, Özgürder, Anadolu Ehl-i Beyt Gençlik Derneği, İstanbul Ehl-i Beyt Derneği ve İnsan Der de destek verdi.
"Hicab Düşmanlığına ve Zalimce Tutuklamalara Hayır" yazılı pankart taşıyan göstericiler üzerinde ingilizce ve Türkçe yazılı"Samedov'a Özgürlük" Hicaba Azadlıq" Samedov'a Selam Olsun" "Samedov Yalnız Değildir" Yaşasın Hicab Direnişimiz" Müslümanlar Kardeştir" Hicaba Uzanan Eller Kırılsın" Müslüman Tutsaklar Onurumuzdur" "Hicabın Düşmanı Allah'ın Düşmanı" İslami Direniş Engellenemez" "Her Firavuna Bir Musa, Her Yezid'e bir Hüseyin" Her Yer Kerbela Her Gün Aşura" Zillet Bizden Uzaktır" "Yaşasın Hicab Direnişimiz" yazılı dövizler taşıdılar.
Yürüyüş boyunca tekbir etirip "İslam Dinimiz Özgürlük Yolumuz" "Hicaba Uzanan Eller Kırılsın" Samedov, Samedov Yalnız Değilsin" "Üzülme Gevşeme Allah Seninle" "Bakü'ye Selam Direnişe Devam" Aliyev Diktası İsrail'in Kuklası" "Yaşasın Başörtü Direnişimiz" "İslam Ümmeti Kabul Etmez Zilleti" "Her Yer Kerbela Her Gün Aşura" sloganlarını atan göstericilerin Azerbaycan konsolosluğu önüne kadar süren yürüyüşü sonrasında Fatih Akıncıları Onursal Başkanı Mehmet Şahin, Özgürder Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Sakarya Adalet Girişimi SÖzcüsü Berat bir konuşma yaptılar.
Abbas Kadıoğlu tarafından sunumu yapılan protesto gösterisinde konuşmaların ardından "Azerbaycan'daki Tutuklu Müslümanlarla Dayanışma Komitesi" adına Ercan Alagöz tarafından bir basın açıklaması okundu.
Basın açıklamasının ardından Azerbaycan Konsolosluğuna iletilmek üzere içinde bir protesto mektubu bulunan zarf ile, üzerinde "hicaba ve tutuklulara özgürlük" yazılı bir siyah çelenk konsolosluk önüne bırakıldı.
Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı eylem sırasında, Azerbaycan konsolosluk görevlilerinin çok gergin olduğu yer yer gazeticilerle ve polis müdürleri ile tartıştığı görüldü.
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya'nın konuşması:
Ezandan camiden namazdan başörtüsünden nefret eden savaş veren bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu zihniyetin pek çok yerde yansımaları var. Bizler, bu ülkede yaşayan Müslümanlar olarak bu zihniyetle yıllardır tanışıyoruz, mücadele ediyoruz. Ve şimdi de o zihniyetin bir benzerini Azerbaycan’daki kardeşlerimiz yaşıyor.
Eşyanın tabiatı diye bir şey var. Yağmur ıslatır, güneş ısıtır, çiçek büyür, köpek ise ağlar. Bunun gibi zalimler de zulmeder. Bu, onların tabiatlarının, karakterlerinin, cibiliyetlerinin gereğidir. Fakat diğer cansız varlıklardan ya da hayvanlardan bir farkı olması lazım zalimlerin. Onlara bir hatırlatma da bulunmak istiyoruz. Hz. Musa’nın Firavun’a Hz. İbrahim’in de Nemrut’a hatırlattığı gibi onlara “bu zulmün sizin yanınızda kar kalmayacağını hatırlatmak istiyoruz. Zulmediyorsunuz. Yasaklıyorsunuz, eziyorsunuz, hapsediyorsunuz, göz altında kaybediyorsunuz. Ama asla başarılı olamazsınız. Asla rahat olamazsınız. Asla rahata eremezsiniz.
Tarih boyunca zulmedenlerin akibetlerine bir bakın. Daha yakında bir örneği var. Dün gazetelerde hepimiz okuduk. 23 yıl boyunca Tunus’un diktatörü, Tunus’un zalimi, halkına zulmetti. Başta başörtüsü yasağı olmak üzere her türlü iğrençliği uyguladı. İnsanları katletti, zulmetti, işkence uyguladı. Ülkeyi yağmaladı. İsrail’e dost oldu. Ama şimdi gidecek bir yeri de yok. Yıllarca sırtını sıvazlayan batılı kafirler zalimler emperyalist ağabeyleri, ülkelerine dahi kabul etmedi bu zalimi.
Tunus zalimi Bin Ali’nin akibetinden diğer zalimler ders almalıdır. Ve biz buradan Aliyev yönetimine hatırlatıyoruz. Başörtüsüne, İslamı şiarlara, başörtüsüne savaş açarak bir yere varamazsınız. Evet bize zulmedersiniz, kardeşlerimizi hapsedersiniz, bizi mağdur edersiniz ama bizleri, İslami taleplerimizden vazgeçiremezsiniz. Dünyanın her yerindeki, Filistin’deki Irak’taki Afganistan’daki Cezayir’deki Tunus’taki Müslümanlar, taleplerinden asla geri adım atmayacaklardır. Azerbaycan yönetimi buradan ders çıkarmalıdır.
Aliyev de İslami talepleri yasaklayarak gelemeyeceği bir yer olduğunu görmelidir. Azerbaycan yönetimi, kendi halkına zulmeden bir yönetimin asla saygın ve onurlu bir yönetim olmayacağını bilmelidir.
Azerbaycan yönetiminin bir tek hamisi, İsrail ve İsrail’in müttefikleridir. Oysa dünyadaki tüm Müslümanlar ve bizler, zulmedilen kardeşlerimizin yanındayız. Bu, düşünenler için ibret tablosudur. Zulmedenler bir safta, mazlumlar, mustazaflar ve Müslümanlar ise bir saftadır.
Başta Samedov kardeşimiz olmak üzere Allah’ın dinini hakim kılmak için mücadele eden tüm Müslümanlara, Irak’tan Afganistan’a, Pakistan’dan Filistin’e, Türkiye’ye kadar direnen tüm Müslümanlara selam olsun. Allah’ın yardımı ve bereketi onların üzerine olsun."
Fatih Akıncıları Onursal Başkanı Mehmet Şahin'in konuşması:
Zalim ve zorba Aliyev diktatörlüğüne karşı direniş mücadelesi veren Azerbaycanlı bacı ve kardeşlerimizi selamlayarak söze başlamak istiyorum. Kardeşlerim, 70 yıldır Sovyet emperyalizminin zulmü altında inim inim inleyen Azerbaycan halkı, bağımsızlığını ilan edip kurtulduğunu zannederken ne yazık ki başka bir zalim diktatörün pençesine düşmüştür.
Aliyev diktatörlüğü 1993 yılından bugüne kadar kendi rejimi için tehlike olarak gördüğü İslami dinamikler ve Müslümanlara karşı baskı ve zulmünü gün geçtikçe artırarak sürdürmektedir. Hepimizin bildiği gibi öncelikle Müslümanların mabedlerine saldırıyla başlamış bu baskı daha sonra Azerbaycanlı kız çocuklarımızın bazılarımızın eğitim hakları ellerinden alınarak sürdürülmeye devam etmiştir.
Yine geçtiğimiz günlerde Türkiye’de yaşanan 28 Şubat sürecine benzer bir süreç de Azerbaycan’da başlamış. Müslümanlarının ve onların önderlerinin üzerine gidilmiş, komplolar, oyunlar tezgahlar kurularak bu kardeşlerimiz göz altına alınmış, işkencelere maruz kalmışlardır.
İslam Partisi başkanı değerli kardeşimiz mücahid kardeşimiz Samedov’dan haber alınamamakta. Ailesine ve yakınlarına hiçbir bilgi verilmemektedir. Öncelikle burada Türkiye’de Müslümanlar olarak, “Sizin bu baskı ve zulümleriniz, Müslümanları korkutmayacak ve geri adım attırmayacaktır. Bu baskılar ve zulümler, sizin rejiminizin sonunu çabuklaştırmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Kafkasya üzerinde emperyalistlerin oynadığı oyunları hepimiz görmekteyiz. Amerika, Rusya ve İsrail’in katılımıyla bir şeytan üçgeni, Kafkas halklarının üzerine adeta bir karabasan gibi çökmüş durumda. Türkiye Müslümanları olarak unutturulmaya çalışılan Çeçen direnişini de asla unutmayacağız. Müslümanlar olarak sorumluluklarımızın ve bilincimizin gereğini yetine getirmek zorundayız. Dünya Müslümanları olarak Çeçen direnişine yeterli desteği verebileseydik belki de bugün Azerbaycan’daki zulümlerden söz etmeyecektik. Bu sorumluluğumuzu mutlaka ama mutlaka yerine getirmeliyiz.
Kafkasya ve Azerbaycan’daki mazlum Müslümanların yanında olmalıyız. Aliyev’den Türkiyeli Müslümanlar olarak taleplerimiz var. Bu taleplerimizi mutlaka ve gecikmeden yerine getirmelisiniz. Çünkü Allah, zalim ve zorbalara karşı şiddetlidir, intikam alıcıdır.
Azerbaycanlı kız kardeşlerimizin okuma haklarını ellerinden almayın! Başta Samedov olmak üzere göz altına aldığınız, işkencelere tabi tuttuğunuz, Müslümanların önderlerini, derhal serbest bırakın! Kendi değerleriniz ve İslam’a karşı savaşmaktan vazgeçin!
Bizler, Türkiyeli Müslümanlar olarak Azerbaycan’daki kardeşlerimizin yanında olmaya, onların sesi ve yüreği olmaya devam edeceğiz. Allah yer yüzündeki emperyalist güçlere karşı Siyonist katil İsrail’e karşı direniş mücadelesi veren, mücahid ve muvahhid kardeşlerimizin yardımcısı olsun.
Sakarya Adalet Girişimi Sözcüsü Enes Berat'ın konuşması:
Azerbaycan’daki kardeşlerimizin yalnız olmadıkları göstermek, seslerine ses katmak ve direnişlerine destek olmak için buradayız. İstanbul’dan Azerbaycan’daki direnişe selam gönderirken birkaç hususun altını çizmek istiyoruz:
Bugün Azerbaycan’da uygulanan zulmün, Siyonist işgal rejimiyle doğrudan ilişkisi vardır. Zira geçtiğimiz yıl, İslam Partisi yetkilileri tarafından tertip edilen Kudüs Günü etkinlikleri, Siyonist rejimle işbirliği içerisinde olan zalim Aliyev tarafından sabote edilmişti. İslam Partisi yetkilileri göz altına alınmışlardı.
Bugün de yine aynı işbirliğine devam eden Aliyev, Müslüman kardeşlerimizi hapishanelerde tutsak etmek istiyorlar. Fakat bizler, Hz. Hüseyin’in yolunu yolcularıyız. Hz. Hüseyin nasıl ki Kerbela’da “ey insanlar! Ceddim Muhammed’in dini ayakta durmayacaksa ben ölmeden haydi durmayın gelin doğrayın beni” diyerek canını İslam yolunda feda ettiyse bugün de Samedov, zalim Aliyev karşısında aynı duruşu, aynı başkaldırıyı göstererek tutuklandı.
Bugün Azerbaycan halkı, Samedov’un tutuklanmasından büyük bir ilham almış durumda. Azerbaycan halkı, İslam’ın mukaddesatına yapılan saldırıyı büyük bir tepkiyle karşılamakta. Bir Azerbaycanlı diyor ki “Biz, İslam’a yapılan hakaretleri, yapılan zulümleri, görmezden geliyormuşuz. Samedov’un tutuklanışı, bize hakkın ne olduğunu gösterdi. Bizler, bundan sonra Samedov’un yolunu devam ettireceğiz” diyor.
Hz. Hüseyin’in yolunun yolcusu Samedov, bugün hapishanede işkence altında. Belki de can vermiştir. Bilmiyoruz. Eğer ölmüşse Allah şehadetini kabul etsin. Bizler de buradan Samedov’un yolunu sürdüreceğimizi ilan ediyoruz. “
Azerbaycan'daki Tutuklu Müslümanlarla Dayanışma Komitesi" adına Ercan Alagöz tarafından okunan Basın bildirisi:
Değerli Basın Mensupları, Saygıdeğer Kardeşlerim,
Bildiğiniz üzere son haftalarda kardeş ülkemiz olan Azerbaycan’da Hicab yasağı ile birlikte çok sayıda suçsuz İnsanın, sırf bu yasağı protesto ettiklerinden dolayı, Dr. Mövsüm Samedov ve birçok İslam aliminin tutuklanmasını protesto etmek ve onlarla dayanışma içinde olduğumuzu göstermek için burada toplandık.
Ezanların yasaklanması ve büyük bir Cami’nin yıkılma teşebbüsünden sonra şimdi de başörtü yasağı ile tekrar gündemde Azerbaycan. Son haftalarda ülke çapında gerçekleşen birçok protestolara rağmen Aliyev hükümeti vatandaşlarını en temel insani haklarından mahrum bıraktığı gibi, yüzlerce kişiyi de haksız bir şekilde ve düzmece isnatlarla tutuklayıp hapishanelere atmakta.
70 senenin üzerinde Rus işgali altında kalan Azerbaycan, mücadele ederek, bedeller ödeyerek ve şehitler vererek 19 sene önce özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuştu.
Soruyorum: Bu denli zorlu mücadeleler sonucu özgürlüğüne kavuştuktan sonra, eski Sovyetler Birliğinde olduğu gibi Aliyev Hükümeti neden bu kadar çok baskı uyguluyor kendi halkına? Azerbaycan halkı bu kadar çok baskı, tutuklamalar ve yasaklamalar için mi bağımsızlığı uğruna o ağır bedelleri ödemişti?
Ey Aliyev Hükümeti! Başörtüsünden ve İslam’dan bu kadar korkmanın sebebi nedir? Bugüne kadar sizlere hicabın ne zararı oldu? Ne zarar gördünüz başörtülü insanlardan?
Okullarda yeni uygulamaya geçirilmeye çalışılan tek tip üniforma Sovyet Rusya diktatörlüğünden kalma değil midir? Dünyada artık her bir ferdin din ve düşünce özgürlüğü istediği bir dönemde, tek tip üniforma, tek tip düşünce ve tek tip insan dayatmaları artık ne kadar sürdürülebilir?
Bizler fazla bir şey istemiyoruz. Azerbaycan’da Yahudilere ne kadar özgürlük veriliyor ise, Yahudilerin çocukları başlarına taktıkları kipalarla nasıl sınıflarına girebiliyorsa, Yahudiler ne kadar özgür ise… Müslüman bir Ülke olan Azerbaycan’daki Müslümanlara da o kadar çok özgürlük istiyoruz. Daha fazlasını değil! Kısıtlamaların ve baskıların hükümetleri ne hale getirdiğinin son örneği Tunus oldu. Şimdi siz, nereye kadar İnsanlara baskı uygulayacaksınız?
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev! Siyonist İsrail’e ne kadar çok yakın isen kendi halkından o kadar çok uzaksın. Siyonistlerle ailece ne kadar çok iç içe geçmiş isen, halkından o kadar çok kopuksun.
Aliyev Hükümeti! Bunu bilmeniz gerekir ki, Ermenistan’ın Karabağ işgali bizim için ne kadar tahammül edilemez ise, Başörtü yasağı ve haksız tutuklamalar da bizler için o kadar çok tahammül edilemez durumdadır!
Bizler burada Hicab yasağının tamamıyla ve derhal kaldırılmasını, başta İslam Partisi Başkanı Sayın Dr. Samedov olmak üzere, tutuklanan bütün İslam alimlerinin ve Azerbaycanlı gençlerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Azerbaycan’daki kardeşlerimiz iman, basiret ve cesaretle Hz. Hüseyin’in feryadını yükselttiler, “Zillet bizden uzaktır” diye haykırdılar, “ölürüz de hicabımızı terk etmeyiz” dediler. Bizler de buradan Türkiye’deki kardeşleri olarak, kadınıyla, erkeğiyle, “Yaşasın Azerbaycan hicab direnişi” “zillet bizden uzaktır” “Samedov’lara Özgürlük” diye haykırıyoruz.
Azerbaycan'daki Müslüman Tutuklularla Dayanışma Komitesi