tarih : 2016 Monday 16 May
şifre 38885

Ankara'da Nekbe Günü

Mazlumder Ankara Şubesi, Siyonist İşgal Rejiminin kuruluşunun ve İşgalin Başlaması'nın 68. yıl dönümünde, Nekbe Günü'nde bir yürüyüş gerçekleştirdi.
 Mazlumder Ankara Şubesi, Siyonist İşgal Rejiminin kuruluşunun ve İşgalin Başlaması'nın 68. yıl dönümünde, Nekbe Günü'nde bir yürüyüş gerçekleştirdi.

 Saat 12:30'da Çankaya'da bulunan Kuğulupark'ta başlayan yürüyüş, Siyonist Elçilik Konutu önünde son buldu.

 Topluluk, yürüyüşte Türkçe olarak "Siyonist İşgal Rejimi'ne karşı direnen Filistin Halkı'nın yanındayız ve Bir Sürü Çocuğu Öldürdüler" pankartları, "İşgal 68. yılında, Filistin Halkı Yalnız Değildir" dövizleri taşırken, Arapça, İngilizce ve Kürtçe dövizler de taşıdı. Yürüyüşte ayrıca siyonist işgal rejimi tarafından 9 ay hapis cezasına mahkum edilen 1948 Filistin İslami Hareketi Lideri Raid Salah portreleri de taşındı. 

Siyonist Elçilik Konutu önünde Mazlumder Ankara Şubesi Başkanı Abdurrahman Ünlü, Ankara'da muhacirlerle ilgili yardım faaliyetleri yürüten Misafir-Der kurucusu Uğur Elaman ve İHH Ankara yöneticilerinden Hanefi Sinan birer konuşma yaparken. Grup adına basın açıklamasını Mazlumder Yönetim Kurulu Üyesi Huzeyfe Gültekin okudu. Programın sunuculuğunu ise Mazlumder Yöneticilerinden Ahmet Işıktekiner üstlendi.

Basın Açıklamasının tam metni şu şekilde:

 BİR FİLİSTİN’E DÖNÜŞ GÜNÜ OLARAK: “NEKBE”

 Filistin topraklarında Kudüs merkezli bir Yahudi Devleti oluşturma esasına dayanan bir ideoloji olarak 19.yy’ın sonlarında filizlenmiştir Siyonizm düşüncesi. Bundan 99 yıl önce 1917 yılında; dönemin mevcut kolonyal gücü İngiliz manda yönetimi, yayınladığı Balfour Bildirgesi ile Filistin topraklarını Siyonist yapılanmaya vaat etmiş ve Siyonizm ilk kez kendisine resmi bir hareket imkânı bulmuştur. İngilizlerin yaktığı bu yeşil ışık sonrası dünyanın çeşitli yerlerinden getirilen Yahudileri bölgeye sistematik olarak yerleştiren, bir yandan da “mümkün olduğunca fazla toprak ve mümkün olduğunca az Arap” politikasıyla Filistin topraklarını gerek soykırım yaparak gerek sürgün ederek ve gerekse de topraklara el koyarak Filistinlilerden arındıran Siyonist yapılanma BM taksim kararının ardından 15 Mayıs 1948’de devletleştiğini ilan etmiştir. Bir anda “Göğü Delen Adam”ların gelerek topraklarını işgal ettiğini gören Filistinliler 15 Mayıs’ı “en-nekbe” yani büyük felaket olarak anmışlardır.
Bu felaket, gerisinde ;
 
-tabii hukuka aykırı varlığı itibarıyla zaten meşru olmayan, ürettikleri insanlık dışı politikalarını hayata geçirebilmek için hiçbir şekilde toplu katliamlar yapmaktan çekinmeyen ve bu katliamlar sonrasında da üzerinde hiçbir yaptırım uygulanamayan devlet adı altında bir Siyonist işgal yapılanması,
 
-çocukluktan itibaren devlet tarafından en faşist ideolojilerle yetiştirilen, onlara düşmanlığı, savaşmayı ve yok etmeyi buyuran, öğreten ve buna zorlayan bir devletin altında zihni bir getto hayatı yaşayan bir Yahudi halkı,
 
-örülmüş duvarlarıyla, yok edilmiş beraber yaşama iradesiyle, imha edilmiş Dünya barışı ile topluma; kendi hayatları, ülkeleri ve siyasetleri üzerinde haklarını vermeyi reddeden bir düzen,
 
- şehirleri devasa duvarlar, elektrikli tel örgüleri ve gözetleme kuleleriyle adeta tutuklu kamplarına çevrilmiş bir vatan,
 
-ve aynı acının farklı imkansızlıkları olarak 2 ayrı Filistin gerçeği bırakmıştır.
 
Bu Filistin gerçeğinin ilki 5 milyonun üzerinde kişi olarak Suriye, Lübnan ve Ürdün gibi komşu ülkelere sürgün edilmiş, o ülkelerin gerek ülke yönetimleri gerekse de halkı tarafından her türlü baskı politikasına maruz kalmış, insan yaşamı için en temel gereksinimlerden yoksun mekanlarda yaşam mücadelesi vermiştir.
 
Diğeri ise 1 buçuk milyonun üzerinde kişi olarak kendi vatanında bir anda mülteci konumuna düşmüş her türlü sistematik baskıya ve zulme karşı topraklarından ayrılmamış, düşmanlıklar zamanlarında verdikleri yaşam mücadelesi ve savaş zamanlarında gösterdikleri direnişle yalnızca Filistin Halkı’nın değil bütün insanlık onurunun haklı savaşımını sürdürmüştür.
 
Bu Filistin gerçeğinin varoluş savaşımıyla geçen 68 yıl geride kalmış ve tüm bu geride bıraktıklarıyla Nekbe göstermiştir ki; Guantanamo’dan beter hapishaneleriyle, insanlığa karşı işlediği suçlarıyla, Der yasin’i, Cenin’i, Sabra ve Şatilla’sı, Gazze’siyle, 48’i, 67’si ve 87’siyle emperyalist devletlerin bölgedeki karakolu olan Siyonist işgalin varlığı, ortadoğu ve dünya barışı için bir tehdit oluşturmaktadır. Filistin ile Ortadoğu’da barış; bölünmüş bir Filistin ile değil, ancak ve ancak Müslüman, Hristiyan ve Yahudi halkların barış içinde ve beraber yaşayacağı nehirden denize tek bir Filistin ile mümkündür. Ve tekrardan, tüm bu geride bıraktıklarıyla Nekbe şimdiye kadar hep bir ayrılış hikâyesi olsa da biz öyle inanıyoruz ki; her ayrılış bir hicreti, her hicret de bir geri dönüşü barındırır ve Nekbe artık bir Filistin’e Dönüş günüdür.
 
Bizler Mazlumder Ankara şubesi üye ve gönüllüleri olarak, Filistin halkına maddi-manevi her türlü desteğimizi sürdüreceğimize dair verdiğimiz ahdi yinelemek üzere burada bulunuyoruz. Siyonist işgal ve zulmüne karşı tavrımızı her platformda dillendireceğimizi, bu konuda kamuoyu oluşturmaya devam edeceğimizi tekrar ediyoruz.
 
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti başta olmak üzere tüm devlet bazında ve sivil yapılanmalara, Siyonist işgal rejimiyle olan ilişkilerini kesmeleri, işgal rejimini meşrulaştıracak her türlü hareketten uzak durmaları çağrısında bulunuyoruz. Geçtiğimiz hafta İşgal rejimi tarafından tutuklanarak zindana atılan Filistin Direnişinin önderlerinden olan Raid Salah’ı yalnız bırakmayacağımızı ilan ediyor, aylardır süren 3.İntifada için Allah’tan yardım istiyor ve diyoruz ki : “Bir Filistin vardı, bir Filistin gene var!”

Huzeyfe GÜLTEKİN
Mazlumder Ankara Şubesi
  • yazılmış
  • ...de 2016 Monday 16 May
  • tarafından مدير سايت Aran News