Siyonist İsrail'in kuruluşu ve Filistinli Müslümanların sürgün edilişini temsil eden Nekbe'nin 68. yıldönümünde, Sakarya'da SADAKAT tarafından (Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu) protesto gösterisi düzenlendi.
İsrail'in kuruluşu ve Filistinli Müslümanların sürgün edilişini temsil eden Nekbe'nin 68. yıldönümünde, Sakarya'da SADAKAT tarafından (Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu) protesto gösterisi düzenlendi.
Enes Berat Gürler'in sunuculuğunu yaptığı gösteri, Mustafa Özavcı'nın Kur'an tilavetiyle başladı.
Kur'an tilavetinin ardından Uluslararası Filistin'e Geri Dönüş Platformu'nun Türkiye Sözcüsü Mehmet Şahin söz alarak, Filistin davasının unutturulması ve İsrail'le mücadele eden direnişçilerin itibarsızlaştırılmasına yönelik hummalı bir planın işletildiğine vurgu yaptı. Şahin, ne pahasına olursa olsun bu planlar karşısında aldanmayacaklarını belirtti.
Şahin'in konuşmasının ardından SADAKAT adına kitlesel basın açıklamasını yapan Serdar Duman, "1982 yılında Lübnan'daki Sabra ve Şatilla Filistin mülteci kamplarında gerçekleştirdikleri katliamın ardından Siyonistler, Filistin direnişini sonlandırdıkları vehmine kapılmışlardı, Sabra ve Şatilla katliamının küllerinden Hamas doğdu, İslami Cihad doğdu, Hizbullah doğdu. Filistinli mücahidler, bütün imkansızlıklarına rağmen Siyonistlere dünyayı dar ettiler" dedi.
İslam coğrafyasındaki kaosun Filistin davasının yalnızlaşmasına hizmet ettiğini ve etnik ve mezhep temelli ihtilafların bir kenara bırakılarak bu kaosun sonlandırılması gerektiğini kaydeden Duman, "Müslümanlar olarak İslam coğrafyasının dört bir yanındaki çatışmaları acilen sonlandırmak zorundayız. Müzakereler yoluyla, barış masaları ihdas ederek bu karanlık süreçten kurtulmalıyız. Oyunu bozmalı; birbirimizi hedefe koymaktan vazgeçip, Amerika ve İsrail'i hedefe koymalıyız. Müslümanlar birbirleriyle uğraşmaktan Filistin davasına olan ilgilerini kaybettiler" ifadelerini kullandı.
Ak Parti Hükümeti'nin İsrail ile normalleşme adımlarını eleştiren Duman, hükümete hitaben "İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesi bağlamında attığınız tehlikeli adımların hem bu dünyada hem de ahirette vebalini ödeyemezsiniz. Son olarak İsrail'in NATO'ya girişi ile ilgili vetonuzu kaldırarak kime yarandığınızı, hangi güçlere ve lobilere mesaj gönderdiğinizi zannediyorsunuz? Önümüzdeki süreçte gerek İsrail'in saldırılarında, gerekse İsrail'e yapılacak saldırılarda NATO bir kalkan olarak kullanılırsa, bu vebalin sizi ahirette ateşe taşımaya yetip artacağını hiç mi hesap etmiyorsunuz?" şeklinde konuştu.
Hükümetin son dönemde, İsrail-Suudi Arabistan-Amerika hattıyla yakınlaşarak ateşle oynadığını ifade eden Duman, bu yanlıştan dönülmesinin zaruri olduğunun altını çizdi.
Basın açıklamasının ardından Grup İslami Direniş marşlarını seslendirirken, yakılan ABD ve İsrail bayrakları ve Muharrem Demircan'ın duasıyla gösteri son buldu.
Basın Açıklamasının tam metni şöyle:
FİLİSTİN MUTLAKA ÖZGÜRLEŞECEKTİR!
Tarih 15 Mayıs 1948... 68 yıl önce Siyonist İsrail coğrafyamızın kalbine yerleşti. Felaket günü ya da Nekbe günü olarak hafızalarımızda yer eden bu tarih, tüm İslam ümmeti için dönüm noktası oldu.
O tarihten bugüne, yani 68 yıldır Filistin halkı ve İslam ümmeti esaretin ve sefaletin acısını yaşıyor. Mescid-i Aksa ve Kudüs bugün esirdir. Filistin toprakları işgal altındadır. 7 milyon Filistinli vatanlarından uzakta mülteci kamplarında zorlu bir yaşam mücadelesi veriyor. Gazze ve Batı Şeria'da kalanlar ise her türlü maddi ve manevi işkenceye maruz kalıyorlar, her gün birkaç canı şehit veriyorlar. Siyonist İsrail'in değişik dönemlerde Filistin'de, Lübnan'da yaptığı katliamlarda onbinlerce Filistinli kardeşimizi kaybettik.
Bütün bu karamsar tabloya rağmen Filistin halkı direnmeye devam ediyor.
1982 yılında Lübnan'daki Sabra ve Şatilla Filistin mülteci kamplarında gerçekleştirdikleri katliamın ardından Siyonistler, Filistin direnişini sonlandırdıkları vehmine kapılmışlardı, Sabra ve Şatilla katliamının küllerinden Hamas doğdu, İslami Cihad doğdu, Hizbullah doğdu.
Filistinli mücahidler, bütün imkansızlıklarına rağmen Siyonistlere dünyayı dar ediyorlar.
Ümmetin yüzakı Filistinli Müslümanlar mücadeleleriyle bize kıyam dersi veriyorlar. Onlar oruçlarını şehadet ile açan, yeni doğmuş çocuklarını Rabblerine gözyaşları içerisinde sunan, sabah tarlalarda başladıkları günlerini akşam İsrail cezaevlerinde tamamlama ihtimalinden korkmayan, ölümü yaşam kadar büyük bir nimet olarak gören Filistinliler... Onları anlatırken dahi başlarımız öne eğiliyor, sözlerimiz kifayetsiz kalıyor.
Dünya egemenleri, başta Amerika olmak üzere tüm müstekbir güçler Siyonist İsrail'in yanında saf tutuyorlar. Siyonist İsrail'i askeri, siyasi, hukuki tüm alanlarda destekliyorlar. Ama yine de Siyonistler, Filistin direnişi karşısında aciz kalıyorlar.
Biz Siyonistleri Kassam'ın füzelerinden tanıyoruz. Kassam'ın füzeleri Tel-Aviv'i vuracak güce ulaştığında sığınaklarından başını dahi dışarıya çıkaramayan Siyonistler hala hafızalarımızda...
Biz Siyonistleri, son Kudüs intifadasından tanıyoruz. Bıçak eylemlerinde korkularından sokağa çıkma, işe gitme cesaretini gösteremeyen korkak bir halk...
Filistinli Müslümanlar direniş destanı yazmaya devam ediyorlar. Tek istedikleri ümmetin arkalarında durmalarıdır. "Biz şehitlerimizin kanları ile, çektiğimiz acılara karşı sabrımız ile, ortaya koyduğumuz şanlı mücadele ile Allah'ın izni ile başarıya ulaşacağız" diyorlar. Ve yine diyorlar ki; bizi maddi ve manevi olarak destekleyerek hem direnişimizi güçlendirin, hem de mahşer günü hesabını veremeyenlerden olmayın!
Bugün burada toplanan bizler Filistin halkının işgal altındaki topraklarına dönüşünün çok yakın olduğunu gür bir sesle haykırmak için bir araya geldik.
Bugün bizler Filistin'e dönüş umudunu diri tutmak ve kökleştirmek amacıyla Filistin davasına olan bağlılık ahdimizi tazelemeye geldik.
Bugün bizler Filistin için canımızı ve malımızı vermeye hazır olduğumuzu tüm dünyaya ilan etmek için buraya toplandık.
Aziz Filistin dostları;
İslam coğrafyası zor bir süreçten geçiyor. Tüm coğrafyamız kan ve gözyaşına boğulmuş durumda... Emperyalist ve Siyonist güçler, mezhebi, meşrebi ve etnik ayrışma üzerinden ümmeti birbirine düşürme planlarını yürürlüğe soktular. Büyük ölçüde başarılı da oldular.
Müslümanlar olarak İslam coğrafyasının dört bir yanındaki çatışmaları acilen sonlandırmak zorundayız. Müzakereler yoluyla, barış masaları ihdas ederek bu karanlık süreçten kurtulmalıyız. Oyunu bozmalı, birbirimizi hedefe koymaktan vazgeçip, Amerika ve İsrail'i hedefe koymalıyız. Mevcut kaos Filistin mücadelesinin yalnızlaşmasına da hizmet ediyor. Müslümanlar birbirleriyle uğraşmaktan Filistin davasına olan ilgilerini kaybettiler.
Yaşadığımız bu süreç, en çok İsrail'in işine yaradı, Siyonist İsrail başta Filistin olmak üzere coğrafyamızın değişik bölgelerinde daha rahat hareket etmeye, daha rahat zulmetmeye, daha rahat gaspetmeye başladı. Filistin halkının direnişi büyük ölçüde Siyonistlerin iştahını kursağında bıraktı. Ancak Filistin mücadelesinin bu yalnızlığı daha ne kadar taşıyabileceği ciddi bir sorudur.
Gün ihtilafları bir kenara bırakıp ümmet olma günüdür.
Gün ümmetin vahdeti için ayağa kalkma günüdür.
Gün tüm mezhebi, meşrebi, etnik ayrışmaya karşı ümmet bilincini kuşanma günüdür.
Gün aramızdaki sorunları savaşarak değil, müzakere ve barış yoluyla çözme iradesini gösterme günüdür.
Buradan iktidara sesleniyoruz: İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesi bağlamında attığınız tehlikeli adımların hem bu dünyada hem de ahirette vebalini ödeyemezsiniz.
Doğru dürüst bir özür dileme olmadığı halde, Gazze ablukasının kalkacağına dair hiçbir ciddi işaret ortaya konulmamasına rağmen bazı çarpıtmalar yaparak İsrail ile yakınlaşmayı meşrulaştırma girişimlerinizi ibretle izliyoruz.
Son olarak İsrail'in NATO'ya girişi ile ilgili vetonuzu kaldırarak kime yarandığınızı, hangi güçlere ve lobilere mesaj gönderdiğinizi zannediyorsunuz? Önümüzdeki süreçte gerek İsrail'in saldırılarında, gerekse İsrail'e yapılacak saldırılarda NATO bir kalkan olarak kullanılırsa, bu vebalin sizi ahirette ateşe taşımaya yetip artacağını hiç mi hesap etmiyorsunuz?
Türkiye, İsrail-Suudi Arabistan-Amerika hattına yakınlaşarak ateşle oynamaktadır. Şeytan ve şeytanın dostları ile ilişki kuranlar bilmelidirler ki Allah ile ilişkileri kopmuştur.
İktidarın acilen bu yanlıştan dönmesi zaruridir. Türkiye'ye yakışan İsrail ile tüm diplomatik, askeri ve ekonomik ilişkilerin sonlandırılmasıdır.
Filistin direnişini kanlarıyla besleyen aziz şehitlerimiz... Kudüs'ü, Mescid-i Aksa'yı, tüm Filistin'i kurtarmak adına tek yol olarak direnişi tercih eden ve bu tercihlerinin bedelini şehadet ile ödeyen şehitlerimiz...
Şeyh Ahmet Yasin'e, Abdulaziz Rantisi'ye, Fethi Şikaki'ye, Abbas Musavi'ye, Ahmed Cabiri'ye, İmad Muğniye'ye, Mavi Marmara şehitlerine ve burada adını tek tek zikredemediğimiz tüm şehitlerimize selam olsun.
Şehitler bizlerin direniş öğretmenleridir, direniş önderleridir.
Bizler Türkiyeli Müslümanlar olarak şehitlerimize sadakatimizi sonuna kadar sürdüreceğimize, bedeli ne olursa olsun direniş hattından ayrılmayacağımıza Allah adına and içiyoruz.
Bizim için artık Nekbe yoktur, Filistin'e dönüş vardır.
Bu vesile ile geçtiğimiz Salı günü Bangladeş'te idam edilerek şehadete yürüyen İslam alimi ve önderi Rahman Nizami'yi de rahmetle anıyoruz. Allah'tan yolunu yolumuz kılmasını niyaz ediyoruz. Nizami'yi idam eden Bangladeş Yönetimi'nin de şehitlerin kanında boğulacağı ve helak olacağı günlerin yakın olduğuna gönülden inanıyoruz.
Rabbimiz!
Bu mücadelede ayaklarımızı sabit kıl!
Bize izzeti kuşanmayı nasip et!
Bizi muttakilerden kıl! Mübarek kıldığın Kudüs'ü, Mescid-i Aksa'yı özgürleştirmeyi bize nasip et!
Yaşasın Filistin Direnişimiz!
Yaşasın Emperyalizme ve Siyonizme Karşı Onurlu Mücadelemiz!