tarih : 2016 Tuesday 05 Jul
şifre 39014

İstanbul’da Kahrolsun İsrail Sloganları Atıldı

Filistin, Mescid-i Aksa ve Kudüs’ün özgürleştirilmesine dikkat çekmek için ilan edilen “Dünya Kudüs Günü” münasebetiyle yürüyüş düzenlendi.
1979 yılında Filistin, Mescid-i Aksa veKudüs’ün özgürleştirilmesine dikkat çekmek için ilan edilen “Dünya Kudüs Günü” münasebetiyle yürüyüş düzenlendi.

Fatih Camii avlusunda Cuma namazı sonrası toplanan grup, polisin geniş güvenlik önlemleri altında Saraçhane Parkı’na doğru yürüyüşe geçti.

Yürüyüş sırasında sivil polis ekipleri de caddeye çıkan ara sokaklarda önlem aldı. ‘Siyonist İsrail, Filistin’den defol”, “Şehitlerin yolunu sürdürüceğiz”, “Siyonist Elçilik kapatılsın”, “Mavi Marmara onurumuzdur”, "Kahrolsun İsrail" sloganlarıyla yürüyen grup adına Saraçhane Parkı’nda basın açıklaması yapıldı.


Açıklamanın tam metni şu şekilde:


Bismillahirrahmanirrahim


Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’yı içerisinde barındıran Kudüs aynı zamanda Rabbimizin “etrafını mübarek kıldığım” dediği (İsra-1) beldelerdendir.

Kudüs ve Mescid-i Aksa mücadelesine olan bakışımız İslam’a ve mukaddesatına bakışımızı belirleyen en temel turnusol kâğıdı durumundadır. Kudüs mücadelesi, İslam dünyasının şeytanî emperyalist odaklar tarafından kuşatılması ve Müslümanların bu saldırılar altında can çekişerek tarihten çekilmesi ile başlar.

Parçalanıp sömürgeci güçler tarafından paylaşılan İslam dünyası, belki de en büyük buhranlardan birini Hilafet’in ilga edilmesi ile yaşadı. İslami bir otoritenin yokluğu İslami mukaddesatın da sahipsiz kalmasına yol açtı.  Filistin bölgesinde “Siyonist Yahudi Devleti” kurma isteği 1897’de Basel Konferansında ilan edilmişti. Müslümanları o dönemde en çok kaygılandıran mesele, Siyonistlerin, atalarının iki bin yıl önce orada yaşadıkları temelinde izah ettikleri, Filistin’de tarihsel hakları bulunduğu şeklindeki iddia idi. 1880’in ilk yıllarında Siyonist Yahudi göçü hızla artarken, Filistin’de yüzde 80 Müslüman, yüzde 15 Hıristiyan, yüzde 5 Yahudi olmak üzere yaklaşık 500 bin kişi vardı. Siyonistler nüfuslarını arttırarak “Yahudi Devleti” emellerine İngilizlerin de desteği ile daha çabuk ulaşabileceklerini düşünüyorlardı.

Siyonist düşmanlar Filistin’deki “Yishuv” şeklinde adlandırılan Yahudi nüfusunu her geçen gün arttırıyorlardı. İşgalci Siyonistler de kutsal beldelerde hak iddia ediyorlardı. Bunların ilki Siyonistlerin “Ağlama Duvarı” dedikleri yerdi.  Filistinli mücahitler ‘El-Burak’ kampanyası adını verdikleri çalışmalarla Müslümanların mukaddesatına sahip çıkmaya çalıştılarsa da Siyonist lobilere ve İngiliz işgaline karşı mücadelelerinde yalnız kalmışlardı. Müslümanların parçalanmışlığı ile yalnız bırakılan Filistin direnişi ve Kudüs’ün işgal rejimine terk edilişi neticesinde “El-Burak Duvar”ı,  “Ağlama Duvarı”na dönüşmüştür.

Küresel güçlerin desteği ile 1948 yılında ilan edilen “Siyonist Yahudi Rejimi”, 1967 yılında Doğu Kudüs’ü işgal etti ve 1987 yılında Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemeye cesaret etti. Kudüs’ün direnişçi halkı bu baskına “İntifada” ile cevap verdi.  Kudüs ve Mescid-i Aksa merkezli başlayan “İntifada”, işgal rejiminin Mescid-i Aksa’yı hedef alan ve Kudüs’ün İslami kimliğini bozmak isteyen Yahudileştirme planlarını engellemeyi amaçlıyordu.

İkinci İntifada ise 2000 yılında Beyrut Kasabı Ariel Şaron’un Mescid-i Aksa baskını sonrasında başladı. Kudüs’ün mücahid halkı işgalcilere karşı tüm Müslümanların mukaddesatını korumak için canını ve malını gözlerini kırpmadan ortaya koymuştur.

Son Kudüs İntifadası ise 2015 yılının Ekim ayında Kudüslü gençlerin “Mescid-i Aksa’ya ve Kudüs”e kurulan tuzakları bozmak için işgalcilere karşı bıçaklı eylemlere başvurmaları ile başlamıştı. Üçüncü İntifada hâlâ devam etmektedir. Siyonist rejim halkın kendiliğinden başlattığı bu intifada karşısındaki acziyetini defalarca itiraf etmek zorunda kalmıştır. Üçüncü İntifadayı ve intifadanın direnişçi gençlerini bu vesileyle bir kez daha selamlıyoruz!

“Kudüs Günü”, Allah’a teslim olanların vahdetinin elzem olduğunu haykıran en güçlü sedadır. Müslümanların en kutsal ayında ve haftanın en mübarek gününde ilan edilen Kudüs Gününün en temel mesajı, “Müslümanların yekvücut olarak bir araya gelmesi ve İslam’ın mukaddesatlarına sahip çıkması” şeklinde açıklanabilir.

İnşallah bir gün bütün Müslümanlar yekdiğeriyle kardeş olacak ve bütün İslam ülkelerindeki hastalıklı kökler kazınıp temizlenecek, yerel ve küresel zalimler bertaraf edilecek ve İsrail adlı bu hastalıklı kök Mescid-i Aksa’dan ve İslam coğrafyamızdan sökülüp atılacak ve hep birlikte Kudüs’e gidip orada vahdet namazı kılacağız!

Çünkü Kudüs Günü, İslam beldelerinin ve Müslüman halkların emperyalist kuşatmalardan kurtulabilmesi için tek çarenin ümmetin yekvücut olması ve İslam düşmanlarının işgallerine karşı direnmenin gerektiğini haykıran güçlü bir sestir.

Kudüs Günü, Filistin’den Yemen’e, Suriye’den Kürdistan’a, Libya’dan Afganistan’a, Doğu Türkistan’dan Nijerya’ya kadar yangın yerine dönüşen; bir yandan yerel ve küresel zulümlerle mücadele ederken bir yandan mezhepçilik fitnesiyle vurulmak istenen İslam Ümmetinin zulme ve fitneye karşı birlikte ayağa kalkma günüdür!

Kudüs sevdası, Müslümanların vahdeti olmadan Tevhid’in sosyal tezahürünün gerçekleşemeyeceğini dile getiren etkili bir feryattır! İslam’ın maslahatlarının ve mukaddesatlarının canımızdan ve malımızdan daha değerli olduğunun bilincidir!

Kudüs Günü, evrensel bir gündür, sırf Kudüs’e münhasır bir gün değildir; mustaz’afların müstekbirlere karşı direniş ve başkaldırı günüdür! Amerika ve diğer emperyalist güçlerin zulüm ve baskıları altında bulunan halkların zulme ve zalimlere karşı direniş günüdür!

Kudüs Günü, mustaz’afların müstekbirlere karşı ayaklanmaları ve onların burunlarını yere sürtmeleri çağrısında bulunan bir gündür.

Bilinçli Müslümanlar Kudüs Gününü bilir ve bu cihette gerekeni yaparlar. Perde gerisinde küresel güçlerle anlaşıp İsrail’le dostluk kuranlar ise bugüne karşı kayıtsız kalırlar.

Kudüs Günü, yeryüzündeki bütün mustaz’afların, sömürülenlerin ve ezilenlerin kurtuluşunun tek yolunun Müslümanların “İslam”a sahip çıkması ile olacağını ilan eden gündür.

Kudüs Günü, İslam dünyasındaki bütün satılmış uşakların, kuklaların ve piyonların Müslümanlar arasına ekmeye çalıştığı fitne tohumlarına karşı “tefrikaya ve işgale hayır, birliğe ve özgürlüğe evet” sloganının atıldığı gündür. İslam beldelerindeki yılanlardan, kukla rejimlerden kurtulmanın günüdür.

Küresel güçlerin önüne atılan mustaz’afların bu zilletten kurtulabilme çaresinin olduğunu yeniden haykıran gündür Kudüs Günü.

Bu gün, İslam ülkelerinin beşeri ideolojilerden ve kukla rejimlerden İslam’a hicret etmelerini, ABD ve NATO üslerini yok etmelerini isteyen gündür.

Bu gün, İslam ülkelerinin doğal kaynaklarını küresel güçlerin sömürüsünden kurtarıp İslam’ın ve mustazafların hizmetine sunmasını arzulayan gündür.

Şüphe yok ki Filistin mücadelesini ve Kudüs direnişini bugün ayakta tutan en temel örneklik bu davanın önderlerinin, izlerini kanları ile bırakmasıdır. Hayatlarını Siyonizm’le mücadeleye adamış bu öncü şahsiyetler Filistin’in kurtuluşunu ve İslam’ın maslahatı olan Kudüs davasını şiar edinmiş ve öncelikleri arasına almışlardır. Farklı coğrafyalarda yaşasalar da etki alanlarındaki insanları bilinçlendirmek için ne gerekiyorsa yapmışlardır.

Filistin direniş hareketlerini ayakta tutan en önemli unsurlardan birisi de şüphesiz ki liderlerini bu yolda şehit vermiş olmalarıdır. Bu şehitler Filistin davasının mihenk taşları olmuş, direniş güçlerinin yolunu aydınlatmıştır. Bu aziz şehitlerimizi; Şehit İzzettin el-Kassam’ı, Şehit Fethi Şikaki’yi, Şehit Şeyh Ahmet Yasin’i, Şehit Abdülaziz Rantisi’yi, Şehit Yahya Ayaş’ı, Şehit Abbas Musavi’yi, Şehit Ragıp Harp’ı, Şehit İmad Muğniyeyi, Mavi Marmara ve bütün intifada şehitlerimizi Dünya Kudüs Günü münasebeti ile bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyoruz. Tarih göstermiştir ki şehadete susamış bir inancın mensupları için ancak iki zaferden biri vardır!

Filistin’de ve bütün dünyada ümmet olarak yükseltmeye çalıştığımız Kudüs Davası bugün yeni tehditlerle karşı karşıyadır. Son dönemde Türkiye ile İsrail arasında anlaşmayla sonuçlanan yakınlaşmaları asla kabul etmediğimizi, buradan bir kez daha haykırıyoruz!

Herkes şunu iyi bilmelidir ki Siyonistlerle yapılan her anlaşma, en küçük işbirliği ve her yakınlaşma ümmete ihanettir!
Siyonist İsrail bizim dostumuz değildir ve asla olmayacaktır! İslam ümmetinin İsrail’e hiçbir şekilde ihtiyacı yoktur, İsrail ancak ümmetin bağrından sökülüp atılması gereken bir urdur, katil ve işgalcidir! İsrail’i dost ve müttefik olarak ilan edenler Rableri katında ve ümmet nezdinde veremeyecekleri bir hesabı biriktirdiklerini bilmelidirler!

Bizler, Kudüs sevdalıları olarak bu anlaşma ve yakınlaşmaları şiddetle reddediyor, bu zillet sürecine sonuna kadar karşı çıkacağımızı buradan ilan ediyoruz!

Selam olsun kalbi Kudüs ile atanlara!
Selam olsun saatini Kudüs’e ayarlayanlara!
Selam olsun Kudüs bilincini kuşananlara!
Selam olsun direnişe ve direnişe sadık kalanlara!
Selam olsun direniş ve Mavi Marmara şehitlerine!

  • yazılmış
  • ...de 2016 Tuesday 05 Jul
  • tarafından مدير سايت Aran News