Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Tüm Suriye genelinde bir an evvel ateşkesin sağlanması konusunda aynı düşünüyoruz. İranlılar da 'ateşkesi her yerde bir an evvel sağlayalım' diyorlar. İran'la görüşlerimiz yüzde 90 örtüşüyor." dedi.
Aran Haber Agency: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Tüm Suriye genelinde bir an evvel ateşkesin sağlanması konusunda aynı düşünüyoruz. İranlılar da 'ateşkesi her yerde bir an evvel sağlayalım' diyorlar. İran'la görüşlerimiz yüzde 90 örtüşüyor." dedi.
Mişel Avn’ın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Lübnan'a ilk giden yabancı ülke bakanı olan Çavuşoğlu, Beyrut'ta gölgedeki son gelişmelerle ilgili Yenibirlik Gazetesi'nden Seda Şimşek'in sorularını yanıtladı.
Çavuşoğlu ile yapılan röportajın ilgili kısımları şu şekilde:
Lavrov’la Suriye’nin geleceğiyle ilgili neler görüştünüz?
Suriye’de bir an önce ateşkesin sağlanması konusunu öncelikli olarak ele aldık. Biz bildiğiniz üzere Suriye konusunda diğer aktörlerde de bir araya geliyoruz. Örneğin İran ile görüşmelerimiz var, Suriye muhalefeti ile temaslarımız sürüyor. Türkiye ve Rusya kararlı olursa ve görüşmeler şu an geldiğimiz noktada olduğu gibi samimi bir şekilde devam ederse, gerçekten biz ateşkesi de sağlarız ve sonrasında siyasi süreci de konuşmaya başlayabiliriz. Suriye’de bir çözümün olması için uluslararası platformlarda da çok çaba sarf ettik ama maalesef bu toplantılar ne yazık ki karşılıklı suçlamalara dönüşünce bir sonuç çıkmadı. Şu anda geldiğimiz aşamada, Rusya ile birlikte Suriye’de ateşkesi tesis etmek için ortak irade ve kararlığa sahibiz. Bazı adımlar atıyoruz ve adımları en kısa sürede neticelendirmeyi arzu ediyoruz.
Suriye’de kalıcı bir çözümün sağlanması için bir yol haritası önerdiniz mi?
Bu yol haritası üzerinde birlikte çalışıyoruz. Bu yol haritası yeni bir süreçten daha çok ateşkesin nasıl sağlanacağı, insani yardımların nasıl ulaştırılacağı, ateşkesin sağlanmasının ardından atılacak adımlar ve sonrasında siyasi çözümün sağlanması aşamasına nasıl geçileceği konularını kapsıyor.
Bu siyasi çözüm, Esad’ı kapsıyor mu ?
Şu ana kadar Esad kalsın mı gitsin mi konusu hiç konuşmadık. Görüşmemizde ana çerçeve ateşkesin sağlanması ve Halep’te El Nusra ile ılımlı muhalefetin nasıl ayrılacağını konularına odaklanmış durumda. Siyasi çözümün nasıl olacağı konusunda, ilk başta bir koşul olarak öne sürsek diğer konularda ilerleme sağlayamayacağımız için konuşmuyoruz. Fakat Esad’ın kalması ya da gitmesi konusunda Rusya’ya ile görüş ayrılığımız devam ediyor. Türkiye’nin Esad konusunda bir pozisyon değişikliği kesinlikle yok. Fakat Rusya ile müzakereler, şu noktada Esad’ın geleceği konusunda birbirimizi ikna aşamasına gelmedi.
Suriye’de ateşkesin sağlanmasına yönelik müzakerelere diğer ülkeler de dâhil oluyor mu?
Bu konuda ikili düzeyde İran ile de görüşmelerimiz oldu, çoklu görüşmeler de gerçekleştiriliyoruz ve bu sürece dahil olan bir çok ülke var. Fakat bu görüşmelerimiz şu ana kadar sonuç üretemedi. Rusya ile şu anda ikili bir süreç yürütüyoruz.
Musul’da ve Telafer’de Türkiye kırmızı çizgilerini net olarak belirtti. Son durum nedir? Türkiye’nin hassasiyetleri dikkate alınıyor mu?
Esasen şu ana kadar Musul operasyonunda, varılan mutabakat çerçevesinde hareket edildiğini görüyoruz. Bir plan yapıldı, Peşmerge nereye kadar girecek, Musul'a kimler girecek, Irak ordusu ve yerel güçler ki bunun içinde bizim de eğitip donattığımız unsurlar var, Haşdi Şabi ne yapacak, ne taraftan kuşatma yapacak? Bunların hepsi önceden planlandı ve şu anda bu plana göre hareket ediliyor.
Haşdi Şabi ile ilgiler endişeler var.
Herkesin kafasındaki soru işareti, Irak içinde de bu soru işareti var, Haşdi Şabi acaba bu plana uyar mı, uymaz mı? Çünkü ara ara, intikam duygularıyla yaptıkları bazı açıklamalar herkesin kafasını karıştırıyor. Gerek Bağdat yönetimi, İbadi'nin bizzat kendisi, gerekse başta ABD olmak üzere koalisyon ülkeleri, İran ile de görüştük bu konuyu, onlar da aynı şeyi söylüyor. Haşdi Şabi Telafer'e girmeyecek. Havaalanının Haşdi Şabi tarafından kontrol altına alınması anlaşmanın içinde var. Şu ana kadar anlaşmayı ihlal eden bir durum yok. Birkaç kilometre ötede bekliyor. Amaç, Musul'dan batıya doğru kaçan teröristleri durdurmak ama tabii tedbirli olmak lazım. Burada tabii, herkes birbirini kolluyor. Farklı gruplar, farklı dengeler var. Mesela niye hem Haşdi Şabi hem de Peşmerge girmiyor? Burada bir denge var. Biri girse, diğeri de girer. O yüzden ikisinin de girmemesi gerekiyor. Bunu herkes biliyor. Biz de biliyoruz. Çünkü Musul aynı zamanda bir güç merkezi olur. Biz de diyoruz ki, hiç kimsenin elinde olmasın, yerel gçlere, yerel yöneticilere teslim edilsin. Şu anda o anlayış herkeste var. Umarım değişmez.
PKK’nın Sincar’a yönelmesi ile ilgili kaygıları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sincar bölgesinde PKK var, ‘Yezidileri koruyoruz’ bahanesiyle orayı da bir üs haline getirmeye çalışıyor. Nerede, hangi konteynırda ne yapıyorlar, hepsini takip ediyoruz. Bu konuyu da yine hem Iraklılarla hem Kuzey Iraklılarla hem uluslararası koalisyonla da görüşüyoruz. Eğer doğuya doğru yönelip, Sincar'a doğru bir hareketlilik içinde olurlarsa biz de gerekli tedbirleri alacağız. O tarafın da önünün kesildiğini, yani Telafer'in kuzey batısının da kontrol altında olduğunu ve oradan PKK'nın Telafer'e gelemeyeceğini söylüyor, bunu taahhüt ediyorlar. Ama biz yine de kendi tedbirlerimizi alıyoruz.
Suriye meselesi ile ilgili İran'ı ikna edebiliyor musunuz?
Tüm Suriye genelinde bir an evvel ateşkesin sağlanması konusunda aynı düşünüyoruz. İranlılar da “ateşkesi her yerde bir an evvel sağlayalım” diyorlar. Son konuştuğumuzda da bunu bir kere daha dile getirdiler. Esasen, ikili görüşmelerde bakıyorsunuz, görüş ayrılığı yok ama maalesef anlaşmalar, planlar, uygulamada suya düşüyor. En büyük sorunumuz da bu zaten. Birçok karar alındı , Amerika ile Rusya kendi aralarında aldı, biz hemen destek verdik. Sonra Uluslararası Suriye Destek Grubu'nda alındı. Sonra bakıyorsunuz, biri “sen yapamadın”, öteki “sen sözünde durmadın” diyor, vesaire vesaire… İran ile de oturup konuştuğumuz zaman, “Esed gitsin mi, kalsın mı” konusuna girmiyoruz çünkü o konuda birbirimizin düşüncesini biliyoruz, onun dışında diğer konuları konuştuğumuz zaman, görüşlerimiz yüzde 90 örtüşüyor.
İran’ın Kandil’e desteğine ilişkin haberler çıktı, bu konuda bir görüşmeniz oldu mu?
Biz özellikle Suriye marjında konuları değerlendirdik ama terör başlığında, PKK, PEJAK, PYD, bunlar aynı şey. İran da böyle düşünüyor ve onlar da rahatsız. Bir kere o bölgede PKK'nın güçlenmesi demek, İran'a yönelik tehdidin de artması demektir. Bizim Kandil ile ilgili İran'dan bir şey istememize gerek yok. Biz Kandil'i zaten vuruyoruz. Ama PKK, PEJAK, PYD'ye karşı ortak hareket etme konusunda hemfikiriz.
İslami Analiz