Ortadoğu'nun tanınmış analistlerinden Abdülbari Atvan, Erdoğan-Trump görüşmesinin muhtemel sonuçlarını kaleme aldı.
Aran Haber Agency: Ortadoğu'nun tanınmış analistlerinden Abdülbari Atvan, Re'y'ul Yevm'de kaleme aldığı yazısında Erdoğan-Trump görüşmesinin muhtemel sonuçlarına değindi.
Söz konusu yazıyı Sena Gürler'in tercümesiyle veriyoruz:
Dün gece ABD Başkanı Donald Trump ve Recep Tayyip Erdoğan, yaptıkları telefon görüşmesinde her iki tarafı da ilgilendiren “Suriye’de güvenli bölge”, “Daeş’le mücadele” gibi çok sayıda konuyu görüştüler. Yapılan bu telefon görüşmesinin Ankara yönetimi ve Moskova yönetimi arasında kurulan ilişkiyi ve Suriye konusunda iki ülke arasındaki koordinasyonu olumsuz yönde etkilemesi muhtemel gözüküyor.
45 dakika süren telefon görüşmesi, önceki başkan Obama’nın Suriye’de izlediği siyaset, Kürt milislere ABD’nin güçlü müttefiki olarak yaklaşması, Erdoğan’ın Fethullah Gülen’in teslim edilmesi yönündeki talebinin olumsuz karşılık bulması gibi konulardan dolayı bozulan ABD-Türkiye ilişkilerinin eski haline dönmesi için yeterli bir görüşmeydi.
Erdoğan son 6 sene içerisinde, özellikle Suriye krizi sürecindekendisinin siyasette “dönek” bir tavrı benimsediğini açıkça ortaya koydu. Erdoğan göz açıp kapayıncaya kadar bulunduğu tavrın aksine bir tavır ortaya koyabilecek, kişisel çıkarlarını Türkiye’nin çıkarlarının önünde tutarak müttefiklerini ve anlaşmalarını bir anda değiştirebilecek bir yapıya sahip… Moskova yönetimi özür dilenmesini talep ettiğinde Putin’e Rusça özür beyan etmekten çekinmeyen Recep Tayyip Erdoğan, Suriye rejimiyle ateşkese mecbur kalındığında da rejimin düşmesi üzerine kurduğu stratejisini aniden değiştirmekten çekinmedi.
*
Türkiye’nin tavır değişikliği iki temel mesele üzerinden gelişmişti:
Birincisi; Suud Dışişleri Bakanı aniden Ankara’ya gelmiş, Mevlüt Çavuşoğlu ile ortak bir basın toplantısı düzenleyerek Özgür Suriye Ordusu tarafından desteklenen “Fırat Kalkanı” güçlerinin El-Bab’dan sonraki operasyon alanının Rakka olduğunu, hedeflerinin ise Daeş’e değil Kürt milislere karşı savaşmak olduğunu ifade etmiş, ayrıca Daeş’in sözde başkentini özgürleştirme yolunda Suud’dan veTürkiye’den özel güçlerin bu operasyona katılma ihtimalinin var olduğunu ifade etmişti.
İkincisi; Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin Suriye’de terörden arındırılmış güvenli bölge oluşturulması yönündeki önerisine Trump’ın, mülteci göçüne çözüm olabilecek olması sebebiyle olumlu baktığından söz etmişti.
Nitekim Trump Erdoğan’ın bu önerisini desteklediğini seçim sürecinde dile getirmekten çekinmemiş, konuyu Suud’la yaptığı telefon görüşmesinde de gündeme taşımıştı. Suud tarafı ise bu fikre destek olduklarını, hatta bunun yalnızca Suriye’de değil Yemen’de de uygulanmasından yana olduklarını ifade etmişti. Belki de Adil El-Cebir çok yakında bu konuyu görüşmek üzere yeniden Ankara’ya gelir.
*
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’nin Washington karşısındaki bu ani ve “dönek” tavrı karşısındaki tutumu ne olur, bilemiyoruz. Rusya tarafından gelen açıklamalar Rusya’da endişenin hakim olduğu yönünde… Nitekim son süreçte Rus bir diplomat tarafından yapılan ve resmi basına yansıyan bir açıklamada Moskova ve Ankara hükümetleri arasında halihazırda Suriye krizi hususunda birçok konuda anlaşmazlıkların var olduğu, Ankara yönetiminin Daeş’le mücadelenin yanı sıra kendi özel hedeflerine ulaşma gayesinde olduğu ifade edildi. Öte yandan Rusya’nın İran’daki büyükelçisi, Rus Hava Kuvvetlerinin Suriye’de terörle mücadele için İran’ın üslerini kullanacağına, İran’la S300 füzeleri üzerine bir anlaşma yaptığına dair bir açıklama yayınladı.
Trump ve Erdoğan arasındaki ortak nokta ikisinin de değişkenlikleri ve bir sonraki adımlarının tahmin edilemiyor olması… Görünen o ki ikisi arasındaki ilişki Putin’i de kapsayacak ya da kapsamayacak şekilde çok güçlü bir ilişki olacak.
Yoksa Rusya-Türkiye’nin balayı sona ermeye mi başladı? Belki de şimdi Trump-Erdoğan’ın balayı başlayacak ve bu kez daha uyumlu ve daha güçlü olacak! Burada tam da aklımıza şu dizeler geliyor: “İlk aşığa olmadığı sürece aşk ne ki?”
Hızlı hüküm vermek istemiyoruz. Ancak görünen bu şekilde... En doğrusunu Erdoğan Sultan biliyor!
İslami Analiz