tarih : 2017 Saturday 28 Oct
şifre 41544

Kılıçdaroğlu: Hükümetin En Büyük Telaşını Biliyorum

(Deniz Baykal'ın sağlık durumu) İyileşmeye doğru gelişmeler var. Deniz Bey için ne gerekiyorsa hekimlerin tamamı seferber olmuş durumda. Ben de tüm sağlık personellerine teşekkür ediyorum. Umarım kısa süre içinde sağlığına kavuşur, bütün dualarımız onunla beraber.
Aran Haber Agency: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın işaretiyle belediye başkanlarının istifa etmelerinin ardından gündeme getirdiği erken seçim için tekrar 'hodri meydan' dedi ve hükümetin en büyük telaşının ekonominin kötüye gidişi olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu'nun CNN Türk'te Hande Fırat'ın sunduğu Gece Görüşü programında gazeteciler Abdulkadir Selvi, Serpil Çevikcan ve Erdem Gül'ün sorularına verdiği cevaplardan satırbaşları şöyle:
(Deniz Baykal'ın sağlık durumu) İyileşmeye doğru gelişmeler var. Deniz Bey için ne gerekiyorsa hekimlerin tamamı seferber olmuş durumda. Ben de tüm sağlık personellerine teşekkür ediyorum. Umarım kısa süre içinde sağlığına kavuşur, bütün dualarımız onunla beraber. 
'DEMOKRASİNİN NAMUSUNU KURTARALIM'
Bizim varlık nedenimiz demokrasi. Bir ülke düşünün; nüfusunun yarısı tarafından seçilen belediye başkanları tarafından yönetilmesi gerekirken bakıyorsunuz bu belediye başkanlarının bazıları görevden alınıyor ya da istifa ettiriliyor. Bu çağrıyı neden yapıyoruz? Demokrasinin namusunu korumak için yapıyoruz. Bu belediye başkanlarını ben seçmedim. Seversiniz veya sevmezsiniz ama bir belediye başka seçildi. Seçimle gelen seçimle gider. Halkın oyunu almıştır varsa bir yolsuzluğu o konuda da ne yapılması gerektiği gayet açıktır, yargılama olur, yargılama sonucunda beraat edebilir, yargılanabilir. 
Bu süreci yok ediyorsunuz, bir kısım belediyeye kayyum atıyorsunuz, demokratik mi, hayır? Diğer belediye başkanlarını istifaya zorluyorsunuz. 'Gereğini yaparım' diyorsunuz ne demek bu? Halkın seçtiği bir kişiyi belde halkı değil de bir başka otorite belediye başkanını istifaya zorlaması. Bu doğru değil. Demokrasinin namusunu kurtaralım bari, seçime gidelim. Bu kadar basit. Kendinize güveniyorsanız seçime gidersiniz. 
Belediye başkanları görevden alınıyor, zorla istifa ettiriliyor. Gelenler halk tarafından seçilen başkanlar değil. Ben demokrasiyi savunuyorum. Belediye başkanları seçimle geldi. Eğer siz seçimi demokrasi için vazgeçilmez bir eylem tarzı olarak görüyorsanız, bunun gereğinin yapılması gerekir. Bir kişi kalkıyor, sen istifa edeceksin diyor. Gerekçesini açıklar, dinleriz. Metal yorgunluğu diye bir şey yok. Niye korktun, koca adamsın.
Erken seçim konusunda anayasa değişikliği yapalım. 367 oyun garantisini veriyoruz.
Ahmet Davutoğlu 'Niye istifa edeyim' diyemedi. O da bir darbeydi, belediye başkanlarının istifa ettirilmesi de yerel darbe.
'EY KILIÇDAROĞLU BURADAYIM'
(Melih Gökçek'i belediye başkanı adayı olarak görür müsünüz sorusuna) Hayır neden görelim. Şimdi kendi içlerinde bir hesaplaşma yapıyorlar. Ama bu hesaplaşmanın hukuka ahlaka ayrı olduğunu biliyoruz. Ben demokrasinin namusunu kurtarmaya çalışıyorum. Ahmet Davutoğlu'na da istifa edeceksin dediler, etti. Tek bir cümle edemedi. Bugün neden istifa edeyim diyen belediye başkanları kadar olamadı. Meydanlarda bağırıyorlar ey Kılıçdaroğlu neredesin diye, yanıt veriyorum; buradayım. 
'YOLSUZLUK DOSYALARI VAR'
Bazı dosyalar var ki artık gizlenemiyor. Yolsuzluk dosyaları var. Bir de tek adama kayıtsız koşulsuz itaat var. Sözünden asla dışarı çıkmayacaksın. Tam bir kazan kaynıyor. Bunu bakanlar düzeyinde de görmek mümkün. Kulislerde bunlar anlatılıyor. Bizim partimizde bu tür şeyler olduğu zaman bunları kamuoyuna açık yaparız bunları. Ama AK Parti'nin kendi kültüründe tartışmalar kendi içlerinde yapılıyor. Bu içten içe çürüme zemini gittikçe hızlandırıyor.
'EN BÜYÜK TELAŞLARINI BİLİYORUM'
Türkiye seçmenlerinin yüzde 41'i atananlar tarafından yönetiliyor. Demokrasi tarihinde bir ilktir bu. Yerel seçimleri de diğer seçimleri de erken yapalım derlerse niye yapmayalım? Sizin programınızda hodri meydan diyelim. Yerel, genel, cumhurbaşkanlığı seçimi… Milletten kaçılmaz. Milletin her türlü oyuna saygı duyarız. Ama bugün Türkiye iyi yönetilmiyor. En büyük telaşlarını biliyorum. En büyük telaşları daha kötüye gidecek diye telaşlanıyorlar. Erken seçim yapalım diyemezler. Cesaret edemezler. 3 gün daha fazla yönetmek için ülkeyi felakete götürürler. 
'YAHU BİZ ŞERBETLİYİZ'
Bizim adalet yürüyüşümüz kurdukları baskının büyük bir kısmını yok etti. İnsanlar biz yalnız değiliz diye düşündüler. Biz demokrasi istiyoruz. Gidelim seçime, böyle bir iktidarı getirelim istiyoruz. Şunu da söylüyorlar; Kılıçdaroğlu CHP'li belediyelere de sıra gelecek diye böyle söylüyorlar. Yahu biz şerbetliyiz. Bizim bütün belediyelerimizde 365 gün müfettiş var. Biz 2012'de bir ilan yayınladık; baskın olursa ne yapacaksınız diye. Belediyelerimize gönderdik bunu. Biz denetimden korkan biri değiliz ki. Belediye başkanlığında olan kişi hesap verecek kişidir. 
'ERKEN SEÇİM İSTİYORUZ, ADAY GÖSTERMEMİZE GEREK YOK'
Çünkü erken seçim istiyoruz. Bu yüzden aday göstermemiz gerek yok, mantığı yok. Her düşüncemizin dayandığı bir temel var. Belde hakları son derece mağdur. Biz demokrasinin namusunu kurtarmak için buyrun bir an önce yapalım. Ha kazanırız kaybederiz, o değil. Demokrasiyi korumak zorundayız. 
'BİRİLERİ GECE YATAĞINDA UYUYAMADI'
Adalet Yürüyüşü'nde AK Partili vatandaşlar bizi destekliyorlar. Anketler bunu gösteriyor. Adalet hapishanede var, sokakta var, kadına şiddette var, işçilerde var. Hiçbir yerde adalet yok ki. Adalet Yürüyüşümüzün özünde bu yatıyordu. Adaleti herkese hatırlatmak istedik. Adalet bu ülkede yaşayan herkesin ortak talebidir. Yürüyemez dediler, yürüdük. Biliyorum birileri gece yatağında uyuyamadı ama uyumasın diye yürüdük zaten. 
'BENİM KIRATIMDA DEĞİLSİN DEDİ, KENDİ DÜZEYİNE ÇIKARDI'
İbadi'ye sen benim kıratımda değilsin dedi, bir sürü laf etti. Ne oldu? Karşıladı. Kendisinin düzeyinde değil doğrudur, o Cumhurbaşkanı, o Başbakan. Aldı kendi düzeyine çıkardı. Niçin çıkardı? Ne konuşacak yani? 
'ABDULLAH GÜL ÜLKENİN SORUNLARIYLA İLGİLİ KAYGILARINI DİLE GETİRİYOR'
Kendisine her zaman saygım var. 8 ay önce falan görüştük, ülkenin durumu hakkında konuştuk. Abdullah Gül büyük ölçüde tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı yürüttü. Bizler nasıl ülkenin sorunlarıyla ilgili kaygılarımızı dile getiriyorsak sayın Gül de getiriyor. Özel bir siyasi hareketi görüşmedik, ben daha çok Türkiye'nin içinde bulunduğu atmosferi, hapiste gazeteciler, dünyayla kavga… Bunları dile getirdim. Sayın Abdullah Gül'ün de bu kaygıyı paylaşması normal.
rast haber
  • yazılmış
  • ...de 2017 Saturday 28 Oct
  • tarafından مدير سايت Aran News