İran İslam Cumhuriyeti halkının ve sisteminin istikrar ve faaliyetinden etkilenen dünya, hızlı ve benzeri görülmemiş değişimlere uğradı ve değişimlerin yoğunluğu ve derinliği birçok politikacı ve liderleri bu konuyu anlamakta aciz bıraktı.
tr.arannews.com : Gelişmekte olan bir küresel güç olarak İran İslam Cumhuriyeti, başta Müslüman devletler olmak üzere komşularına özel bir saygı duymakta ve İslam dünyasının halklarını ve komşu devletleri birleştirme umuduyla birçok eylemi ve hatta ihaneti görmezden gelmektedir. Bazen bu sessiz ve stratejik sabrı, bazı dar görüşlü politikacıları yanılgılara ve illüzyonlara sürüklemiştir.
Yeni ve çok kutuplu dünyanın hem kaybeden hem de kazanan tarafı var ve bu gerçeği kabul etmekte inatla ya da cehaletle hata yapan her siyasetçi en azından ülkesinin maddi ve ulusal çıkarlarını yok saymış oluyor.
Ne yazık ki, İran ve Azerbaycan arasındaki pek çok tarihi, kültürel ve sosyal benzerlikler olmasına rağmen, İran'ın kuzey komşusu devlet adamları tarafından iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve derinleştirilmesi için bir fırsattan çok bir tehdit olarak görülüyor. Bu tehdit dikkate alındığında İslamofobi ve İranofobi o kadar ileri gitmiştir ki, zaman zaman Araz'ın kuzeyinde kapsamlı tarihi ve kültürel çarpıklıklara neden olmuştur. Kanı, dini ve dili aynı olan iki komşu Müslüman ülkenin insanlarını elbette hiçbir politika ve eylem ayıramaz.
İran İslam Cumhuriyeti halkının ve sisteminin istikrar ve faaliyetinden etkilenen dünya, hızlı ve benzeri görülmemiş değişimlere uğradı ve değişimlerin yoğunluğu ve derinliği birçok politikacı ve liderleri bu konuyu anlamakta aciz bıraktı.
Gerçek olan şu ki, Amerika ve Siyonist rejim ile İran İslam Cumhuriyeti arasındaki çatışma, geçmişte ve son yıllarda İran'ın kuzey ve güney komşularının bazı hakimlerine açık ve gizli bazı vaatlerde bulunarak İran düşmanlarının varlığına ve nüfuzuna fırsatlar yaratmıştır. Yeni gerçeklerin farkına varan ve perdeleri aralayan bölgedeki bazı siyasetçiler ve hakimler akıllıca politikalarını değiştirdiler, maalesef diğerlerinin bu değişiklikleri anlamak için daha fazla zamana ihtiyacı var.
İran İslam Cumhuriyeti halkının ve sisteminin istikrar ve faaliyetinden etkilenen dünya, hızlı ve benzeri görülmemiş değişimlere uğradı ve değişimlerin yoğunluğu ve derinliği birçok politikacı ve liderleri bu konuyu anlamakta aciz bıraktı.
Dünyada yaşanan süreçlerin hızı o kadar yüksek ki, farklı ülkelerdeki birçok uluslararası uzman ve hatta bazen İran içindeki bazı seçkinler, bölgesel ve dünya sorunlarını anlamakta sorun yaşıyor.
Bazı hükümetler ve onlara bağlı medya, yeni dönemde meydana gelen değişiklikleri anlamakta zorluk yaşıyor veya kendi çıkarlarına uygun olarak Batı'dan Doğu'ya radikal güç kaymasını görmezden geliyor.
Ama soru şu ki, bu büyük küresel değişimin somut işaretleri nelerdir ve bu konuda hangi örnekler gösterilebilir?!
Amerikalılar ve Siyonist rejim, İsrail, uzun yıllar süren çaba ve teşviklerden sonra, birçok Orta Doğu ve Arap ülkesinin liderlerini İbrahim Anlaşmaları'nı ve Siyonist rejimle ilişkilerin normalleştiril-mesini vb. bu gibi başlıklar adı altında kabul etmeye ikna ettiler. Ancak sorunlarla karşılaştılar. Gücünü çeşitli düzeylerde ve alanlarda, Batı'ya ve Amerika'ya borçlu olan Suudi Arabistan yöneticileri, küresel arenadaki yeni büyük değişimleri doğru anlamış ve Tahran-Riyad ilişkilerini yüksek bir hızla geliştirmeye yönelmişlerdir.
Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri'nin Orta Doğu'da ABD liderliğindeki deniz güvenliği ittifakından çekilmesi, bu büyük küresel değişimin kabul edildiğini gösteriyor.
Ukrayna'da savaşın başlaması ve devam etmesi bu büyük değişimin gerçeklerini de ortaya çıkardı. Bugün, Batı ve NATO'nun Ukrayna'yı tüm gücüyle desteklemesine rağmen, Rusya bu savaşı fiilen kazandı. Doğru ya da yanlış, İran ve Rusya'nın birçok muhalifi ve düşmanı, Moskova'nın zaferinin ve Ukrayna'nın yenilgisinin sebebinin İran teknolojilerinin kullanılması olduğuna inanıyor. Elbette, İran'ın desteği olsun ya da olmasın, Rus ordusu karşısında NATO'nun çaresizliği, gücün Doğu'ya yöneldiğinin kanıtı olacaktır.
İşgal altındaki Filistin topraklarında uzun süredir iç sorunlar ve protestolarla boğuşan, birçok askeri ve güvenlik uzmanının da kabul ettiği gibi ciddi ve eşi benzeri görülmemiş askeri ve güvenlik kayıpları yaşayan Siyonist rejimin durumu da iyi değil. Bu çocuk katili rejimin tek savunması olan Demir Kubbe veya David sapanının savunmaları, tamamen İran yapımı süpersonik Fettah füzesinin gösterilmesiyle neredeyse etkisiz hale getirildi ve sahte İsrail rejimini ciddi ve yeni bir savunmasızlık durumunda bıraktı.
Son yıllarda 19 ülkeyi kapsayan ve ekonomilerinde önemli rol oynayan BRICS grubuna ilgi arttı ve bu grup G7 ile Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi büyük uluslararası para kuruluşları için güçlü bir rakip olarak görülüyor. Küresel ekonomik analistlere göre, yeni BRICS para birimi yakında ABD dolarının liderliğini sona erdirecek.
Öte yandan Çin ve diğer Asya ülkelerinin ekonomisi (özellikle korona virüs pandemisinin Batı'dakinden daha az hasarla başlamasından sonra) büyümeye devam ederek Asya yüzyılının erken doğuşunun önünü açtı.
Batı ve özellikle Amerikalılar IŞİD, Taliban, El-Kaide vb. tehlikeli ve aşırılık yanlısı İslami gruplar yaratarak, donatarak ve örgütleyerek, İran'ın doğusunda ve batısında bulunan ülkeleri işgal ederek, yöneterek ve onlara hüküm ederek, İran İslam Cumhuriyeti'ni kontrol altına alarak dünyada güçlerini yeniden kurmaya çalışmışlar. Böyle bir durumda Çin ve Rusya gibi önemli ülkeler Amerika'nın Irak ve Suriye'deki kötü planlarına karşı çıkamadılar. İran İslam Cumhuriyeti, sınır ötesi güçlerine güvenerek ve dünyanın dört bir yanındaki direniş cephesinin askerleriyle birlikte, hayran bakışların ve medyanın önünde aşırılık yanlılarını yok etmeyi ve Irak ve Suriye'yi özgürleştirmeyi başardı. Bu süreç Amerika'nın bölgeden kısmen olarak çekilmesine yol açmıştır. Örneğin küçük bir arama ile dünya medyasında bizzat Suriye hükümeti ve Beşar Esad muhaliflerinin bir listesini çıkarabiliriz. O zaman o listedeki tüm adayların bugün Suriye'de ilerleyen İran İslam Cumhuriyeti gücünün karşısında durduğunu göreceğiz. Suriye halkının meşru cumhurbaşkanı Arap Birliği tarafından memnuniyetle karşılandı ve mesele, Beşar Esad'ın Türkiye ile ilişkileri normalleştirme arzusunun iki önemli ön şartının "Türk güçlerinin Suriye topraklarından tamamen çekilmesi" ve " Türkiye'nin teröre verdiği desteğin kesilmesi" olarak kabul edilmiştir.
Gerçekleşen olaylar, İran İslam Cumhuriyeti'nin bölgesel ve bölge dışı arenalarda kırk beş yıllık benzersiz askeri, güvenlik ve savunma çabalarının bir parçasıydı. Siyasi, ekonomik, sosyal ve teknolojik alanlardaki yükseliş ve gelişme ile birlikte dünya ülkelerinin medyasının, analistlerinin ve hükümetlerinin gözü önünde gerçekleşmiş ve yeni bir çok kutuplu sistemi armağan etmiştir.