Filistin Direniş Gruplarından bir yetkili Tesnim Haber Ajansına, Direniş gruplarının Aksa Tufanı Operasyonu sırasında Siyonist ordu içinde elde ettiği nüfuzuna ilişkin olarak yeni bilgiler verdi.
tr.arannews:Tesnim Haber- İsrail ordusu, Aksa Tufanı Operasyonuna ilişkin yayınladığı değerlendirme raporunda, Cumartesi günü 800 ila 1000 arası Filistin kuvvetinin 80 noktadan 20 yerleşim yeri ve 11 askeri üsse saldırdığını bildirdi.
Bu raporun bir başka bölümünde Siyonist ordu, Hamas'ın son operasyonunu bir yıldan fazla bir süre önce planladığını ve bunu kesinlikle gizli tuttuğunu ifade etti.
Bu bağlamda İslami Direniş gruplarından Filistinli bir yetkili Tesnim'e, nüfuz alanlarından elde edilen bilgilerin bir kısmının bazı İsrail ordu güçleri aracılığıyla elde edildiğini, bazılarının ise uzun süredir Direniş gruplarıyla işbirliği içinde olduklarını ve bu güçlerin İsrail'de faaliyet gösterdiğini söyledi. Aksa Tufanı Operasyonunda da elde edilen bu bilgiler Gazze çevresindeki kasabalara ve özellikle askeri üslere sızmak için kullanıldı.
Bu yetkiliye göre bu iş birliği sadece bilgi sızdırma istihbarati konularla sınırlı değil ve Filistinliler uzun süredir teçhizatlarının büyük bir kısmını Siyonist askerlerden ve İsrail ordusundan temin ediyorlardı.
Uzun zaman önce İbranice kaynaklarda orduda daha fazla koruma önlemi almak hakkında çeşitli raporlar yayınlanmıştı. Örneğin askerler,özellikle güvenlik güçleri arasında bağımlılığın yaygınlığı sorunu tartışıldı ve hatta birçok askerin Filistinlilere para ya da uyuşturucu karşılığında silahlarını teslim ettiği ifade edildi.
Siyonist Ma'ariv gazetesine göre, İsrail ile Mısır arasındaki bariyer duvarının inşa edilen 6 duvardan biri inşa edilmesinin ardından Filistinli gruplar, ihtiyaç duydukları silahları temin etmek için İsrail ordusunun kışlalarına yöneldi.
16 Aralık 2021'de Siyonist rejimin şebekelerinden Kanal 13, Filistin'in kuzeyindeki orduya ait üste acil durum cephaneleğinden M16 silahlarının bulunduğu depodan 100.000'den fazla mermi çalındığını söyledi ve tabii ki İsrail polisinin aktardığına göre, hırsızlık 150.000'den fazla mermiden daha fazlasıydı.
Geçtiğimiz yıllarda Filistinli gruplar, özellikle de özel kuvvetleri, çoğunlukla Siyonist ordu ve askerlerin kullanımına sunulan teçhizatı kullanıyordu.
Tesnim'in raporuna göre Direniş Grupları, özellikle Batı Şeria'daki birimlerini donatmak için gerekli teçhizatı 3 ana yoldan elde ediyor: Biri İsrail'deki silah kaçakçılığı çetelerine para ödeyip silah satın almak, diğeri ise Siyonist mahallelerine ve rejimin mühimmat depolarına baskın yapmak ve üçüncüsü, bazı İsrail askerlerinin işbirliği.
Tesnim Haber Ajansı daha önce, asıl görevi bu depolardan silah temin etmek olan bu gurubu "Filistin Gizli Ordusu" başlığı altında ele alıp incelemişti.
Ma'ariv gazetesi Mayıs 2019'daki başka bir haberinde, bir ay içinde Batı Celile bölgesindeki bir üsten aynı M16 modeline ait 46 ayrı silahın çalındığını ve çoğunun asla bulunamadığını yazmıştı.
Bazı Filistinli savaşçılar ve bazı direniş askerleri son operasyonda aynı silah modelini kullanmıştı.
Ancak Siyonist rejimin depolarından silah çalınması bireysel hafif silahlarla sınırlı değil. Haaretz gazetesi 2012 yılındaki bir haberinde İsrail kışlasından çalınan silahlar arasında (14 milyon dolar değerinde) tanksavar füzelerinin de yer aldığını yazmıştı.
Bu rapor, ordu üslerinden hırsızlığın önemli ölçüde arttığını ve çoğu zaman hırsızların üslere kontrollü güvenlik kapılarından kolayca girip askeri teçhizat, mermi, silah, jeneratör ve hatta askeri araçları çaldığını belirtiyor.
Yediot Aharonot gazetesi de Aralık 2020'deki haberinde Siyonist yerleşim yeri Kisonim'de bulunan 13. Golani taburunun çok sayıda personelinin, bu taburun bulunduğu yerde çok miktarda uyuşturucu madde bulunması nedeniyle işten çıkarıldığını yazmıştı.
İsrail kaynaklarına göre İsrail askeri personeli arasında uyuşturucu bağımlılığı artıyor ve bu konu, özellikle İsrail ordu üslerinden silah hırsızlığı hikayesinin ortaya çıktığı 2009'dan bu yana, Filistinliler ile İsrailli subaylar arasında para karşılığı silah alışverişinin nedenlerinden biri haline geldi.
İsrail ordusundaki bu güvenlik ihlali, bu rejimin birçok ordu komutanı üzerinde baskı yarattı ve görünen o ki, Aksa Tufanı Operasyon sona erdiğinde, şiddetli tartışmaların ve çok sayıda üst düzey askerin ve özellikle Siyonistlerin güvenlik komutanlarının görevden alınması haberlerini alacağız.
Pek çok İsrailli örgüt arasındaki görev paylaşımı nedeniyle en büyük zayıflığı Şabak (Filistinli direniş gruplarını denetlemekle görevli İsrail'in iç güvenlik örgütü), Aman (ordu istihbaratı) ve polis gösterdi.
Ancak eleştirilerin asıl hedefi Başbakan'dan Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanına kadar üst düzey yetkililere yönelik olacak.
50 yıl önce işgal rejiminin Yom Kippur Savaşı'nın başlamasından gafil olması İsrail'in o zamanki hükümetinin düşmesine neden olmuş ve Siyonist rejimin tüm suçunu en önemli bilgi sistemlerinden biri olan Aman'a (Ordu İstihbaratı) yüklemeye çalışmışlardı.
O dönemde Mossad gibi istihbarat teşkilatları savaşın farkındaydı ancak başta Başbakan (Golda Meir) ve Savunma Bakanı (Moşe Dayan) olmak üzere hükümet yetkililerinin ihmali ve elde edilen bilgilere kayıtsız kalmaları büyük bir beklenmedik kargaşaya neden oldu. Ancak Aksa Tufanı Operasyonunda (ordunun Filistin'in planını bir yıldan daha fazla bir süre önce yaptığını söylemesine rağmen) Siyonist rejimin istihbarat örgütleri bile bundan haberdar değildi.
Siyonist rejimin askeri ve güvenlik güçlerinin büyük bir kısmının Direniş grupları ve İran'ın istihbarat teşkilatlarıyla işbirliği yapması, son yıllarda bu rejimin birçok askerini elinden yitirmesine neden oldu.
Siyonistlerin bu yaklaşımı, bu rejimin subayları, rütbeli yetkilileri ve askerleri arasında şüpheli ölümlerin artmasına neden olmuştur. Elbette bunların birçoğu askeri haberlere yönelik katı sansür yasaları nedeniyle gizli tutuldu.
Ancak Filistinli direniş gruplarının İsrail ordusu ve istihbarat teşkilatları içindeki nüfuzu, bu rejimin liderlerini yeni büyük zorluklarla karşı karşıya bıraktı.