İran Genelkurmay Başkanı, Deylaman destroyerinin Kuzey Filosuna eklenmesine atıfta bulunarak, İran'ın kuzeyindeki donanmadaki kabiliyetlerimizin, ticari filonun sakinleştirilmesine ve güvenliğinin sağlanmasına, teröristlerle ve gelecekte yaşanabilecek olası olaylarla mücadeleye hizmet ettiğini söyledi.
tr.arannews:Tesnim Haber- İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, bu sabah Bendar Enzeli'de Deylaman destroyerinin Kara Kuvvetleri Donanmasının Kuzey Filosuna katılma töreninde bir konuşma yaparak, 28 Kasım 1980 olayının, Fars Körfezi'nde ve İslam yurdunun sularında sekiz yıl süren savaşlar açısından büyük ve belirleyici bir olay olduğunu ifade etti.
Devamında, "Kısa sürede İran’da donanmasının benzersiz operasyonlarıyla Baas donanmasının kaderinin iç içe geçtiği bir savaştır ve sekiz yıllık savaş döneminin tamamı boyunca Fars Körfezi'nde artık hiçbir faaliyet yürütemezlerdi." diye sözlerine ekledi.
General Bakıri şöyle devam etti: "Bugünkü olay, devrimin lideri tarafından takdir edilen, Donanmanın dünya çapında stratejik bir devriye gerçekleştirme konusundaki büyük misyonunun ardından geldi ve İran gençliğinin yaptığı destroyerlerin, dünyanın her yerinde otorite ve gururla var olma becerisine sahip olduğunu gösterdi."
Genelkurmay Başkanı şunları söyledi: "Hazar Denizi barış ve dostluk denizidir ve Hazar Denizi'ne kıyısı olan tüm ülkelerle ikili, dostane ve askeri ilişkilerimiz bulunmaktadır. Bu destroyer ve İran'ın kuzeyindeki donanmadaki diğer yeteneklerimiz, ticari filonun sakinleştirilmesine ve güvenliğinin sağlanmasına, teröristlerle ve gelecekte yaşanabilecek olası olaylarla baş edilmesine hizmet ediyor ve milletimizin ve komşu ülkelerin Hazar Denizi'ndeki tüm faaliyetlerinin istikrarlı ve güvenilir güvenliğini sağlayabilir."
Ayrıca şöyle ifade etti: "Caydırıcılık gücü, silahlı kuvvetlerin kabiliyetine ve hazırlığına bağlıdır ve denizlerdeki varlığıyla donanma, bu güçte ve düşmanlara karşı sürdürülebilir caydırıcılıkta önemli bir rol oynamaktadır. Düşmanlarımızın gerçeği Gazze'de gördüğümüzdür. Kadınlara ve çocuklara yönelik apaçık zulme izin veriyorlar ve suçlu Amerika da bunu destekliyor ve insan hakları standartlarının bu cani tutuma karşı hiçbir toleransı yok."
Genelkurmay Başkanı şöyle sözlerine ekledi: "İran milletinin, Başkomutan'ın emirleri doğrultusunda, yerli yetenekleriyle, düşmanların fitnelerine karşı durabilen ve milli faaliyetlerin güvenilir güvenliğini sağlayabilen tek yerli gücüdür."
General Bakıri, "Bugün Savunma Bakanlığı'nın ve bilgiye dayalı şirketlerin çabalarını takdir etmeliyiz. Bu çok büyük bir olay, en zor şartlarda gerçekleşti çünkü son yıllarda en ağır yaptırımlarla karşı karşıyayız. Böyle bir durumda küresel teknolojinin ucunda, tamamı İranlı ustalar tarafından yapılan bir destroyerin inşası geleceğe dair umut veriyor Hazar Denizi'ndeki bu deniz kabiliyetimizin de eklenmesiyle Hazar'da daha istikrarlı bir güvenliğe ve bu bölge ülkeleriyle daha istikrarlı bir işbirliğine sahip olacağız." açıklamalarda bulundu.
Genelkurmay Başkanı, "Donanımın yanı sıra bu donanımı kullanan inançlı ve kararlı bir insan sermayesi var ve bu nedenle Deniz Kuvvetlerindeki yoldaşlarıma minnettarım. Bu kuvvetin hazırlanmasında beceri eğitimi ve öğretimin konumu yüksek bir mevkidir ve Allah'a şükürler olsun ki Deniz Kuvvetleri'nde iyi eğitim merkezleri bulunmaktadır ve elimizden geldiğince daha kitlesel ve gelecekteki savaşların gerçekliğine daha yakın tatbikatlar yapmalıyız. Silahlardan daha önemli olan insan gücünün hazırlanmasıdır ve tüm eğitim bulgularının yanı sıra, demirden ve ateşten oluşan bu teçhizatlardan vatana uygun bir silahı sağlayabilecek olan da imandır, inançtır, ruhtur ve fedakarlıktır." ifadesini kullandı.
General Bakıri şöyle devam etti: "Filistin halkının Siyonistlere karşı kazandığı değerli zaferi kutlamayı gerekli hissediyorum. Bütün dünya toplanıp Müslümanların topraklarında gaspçı bir rejim kurmuş, 75 yıldır zulüm ve suç işlemiştir; ancak bu kişiler 7 Ekim'de kusursuz ve stratejik bir sürpriz operasyon gerçekleştirmeye karar verdiler."
Ayrıca, "Siyonistler, Hamas'ı yok etmeden ateşkesi kabul etmeyeceklerini açıklamışlardı ancak Hamas'ın operasyonel baskıları nedeniyle ateşkesi kabul etmek zorunda kaldılar; ancak Hamas'ın operasyonel kapasitesi bozulmadan kaldı ve mazlum Gazze halkının şikâyet etmek için ağzını açtığı tek bir vaka bile yaşanmadı. Aksine her türlü baskıda daima Filistin bayrağını ve direniş bayrağını taşıyorlar ve işgal altındaki Kudüs kurtarılıncaya kadar mücadeleyi sürdürme sloganını atıyorlar. Allah'ın vaadi haktır ve yeryüzünün mirasçıları mazlumlar ve salihlerdir ve o gün geç değildir." belirtti.