tr.arannews:parstoday-Üstelik Batılı ülkeler, kimyasal silahların en büyük kurbanı olan İran İslam Cumhuriyeti'ni kitle imha silahları üretmeye çalışmakla suçluyor. İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın hukuki ve uluslararası yardımcısı Kazım Garibabadi, bu toplantıda yaptığı konuşmada, İran'ın modern çağda kimyasal silahların en büyük kurbanı olduğunu vurgulayarak, Siyonist rejimin Filistin ve Lübnan halkına karşı işlediği suçları şiddetle kınadı. Garibabadi yaptığı konuşmada, “Bu rejim, başta Amerika olmak üzere bazı Batılı ülkelerin koşulsuz desteğiyle suçlarına devam ediyor ve dokunulmazlıktan yararlanıyor.” Dedi.
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı, konuşmasının bir başka bölümünde İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı yürütülen savaşta Batılı ülkelerin Saddam rejimine verdiği desteğe değindi ve şöyle devam etti: “Irak Baas rejiminin ana kimyasal tedarikçileri olan Almanya ve Amerika, İran halkına karşı işlenen kimyasal suçların suç ortağıdır. Bu ülkeler yasa dışı eylemlerinden uluslararası düzeyde sorumlu tutulmalı ve İran'ın kimyasal silah kurbanlarına tazminat ödenmelidir."
Amerika 2003 yılında kimyasal silahları imha etme bahanesiyle Irak'a saldırdı. Fakat, Saddam rejimini kimyasal silahlarla donatanlar bizzat Amerika ve Almanya’ydı. Irak'ın devrik diktatörü bu silahları İran'a ve Irak halkına karşı geniş çapta kullandı. Kimyasal silahlardan yaralanan İranlıların çoğu tedavi için Almanya dahil Avrupa'daki hastanelere gönderildi. Ancak aynı hükümetler çifte standartlarla kimyasal silahların imhasını engellemeye devam ediyor ve şimdi de Siyonist rejimin kimyasal silah kullanımı konusunda geniş çapta destek veriyor.
Kazım Garibabadi, Siyonist rejimin savunmasız Filistin ve Lübnan halkına karşı kimyasal silah ve beyaz fosfor ve seyreltilmiş uranyum dahil diğer tehlikeli maddeleri kullanmasını kınadı ve Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) Genel Direktöründen de bu alanda kapsamlı bir araştırma yapmasını ve mağdurların korunması için gerekli önlemleri almasını talep etti.
Bu suçlardan biri de beyaz fosfor ve seyreltilmiş uranyum içeren bombaların kullanılmasıdır. Bu bombaların kullanılması, bir bölgede yaşayanların toplu olarak öldürülmesi ve o bölgenin kirletilmesi anlamına gelmektedir. Kitle imha silahlarının imhası iddiasında bulunanlar, Kimyasal Silahların Üretimi ve Kullanımının Yasaklanması Sözleşmesi gibi sözleşmelere üye olmalarına rağmen kimyasal silahları imha etme yükümlülüklerini yerine getirmeye istekli değiller.
İran dışişleri bakanı hukuki işlerden sorumlu yardımcısı, Kimyasal Silahlar Sözleşmesi Konferansı'nın 29. yıllık toplantısında şöyle dedi: Amerika'nın modern zamanların en büyük kimyasal silah kurbanına yönelik uydurma suçlamaları, kimyasal silah stoklarının en büyük sahibi olan bu ülkenin, yıllar süren gecikmelerden ve stokların imhası için verilen sürenin defalarca uzatılmasından sonra, sözleşmeyi ihlal eden başlıca ülke haline geldiği bir ortamda tekrarlanıyor.
Bu sözleşmeye uymama geçmişi olan ABD, 2003 yılında Irak'ın işgali sonrasında, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne haber vermeden Irak'ta bulunan kimyasal silahları 6 yıl gecikmeyle naklederek imha etmişti. Aynı zamanda İran İslam Cumhuriyeti, ABD ve ortaklarının sözleşmeyi defalarca ihlal ettiğini bu ülkeye ve bu örgütün diğer üyelerine bildirdi. Amerika, İran İslam Cumhuriyeti'nin temel sorularına henüz ikna edici bir cevap vermedi. İran ayrıca 2004 ve 2008'de ABD'yi Siyonist rejimin kimyasal silahlarının yanı sıra diğer yasaklı silahların yapımına yardım etme alanında sözleşmeyi ihlal ettiği gerekçesiyle sorguladı. Fakat Washington hükümeti yetkilileri bu konuda da hiçbir zaman ikna edici bir cevap vermedi./